Aslında İsveç'te bir otel için dizayn ettiğimiz bir binaya benziyordu. | TED | في الحقيقة كان يبدو كالمبنى الذي صممناه للفندق في شمال السويد |
Savuracak parası çok, ayrıca otel için de iyi reklam. | Open Subtitles | لديه مال وفير ليصرفه هكذا، كما أنها دعاية جيدة للفندق |
Biletleri almış, otel için de ıskonto yapmışlar. | Open Subtitles | و التذاكر وخصم للفندق |
- Evet, bu doğru. Böyle hoş bir otel için kötü bir yatak. | Open Subtitles | انه سرير سيء بالنسبه لفندق رائع |
Böyle hoş bir otel için kötü bir yatak. | Open Subtitles | انه سرير سيء بالنسبه لفندق رائع |
Ben bu otel için değerliyim. Buralarda benden hoşlanıyorlar. | Open Subtitles | انا ثروه بالنسبه لهذا الفندق الكل يحبنى هنا |
Babamla, bu otel için planlarımız vardı. | Open Subtitles | كان لدي أنا وأبي خطة لهذا الفندق |
Yapmak istediğim otel için bulduğum bir yerde. | Open Subtitles | - في موقع بديل للفندق الذي سأبنيه |
otel için bile param yok. | Open Subtitles | ليس لدى حتى للفندق . |
Nick söylemem gerek ki, bu otel için iyi hayallerin vardı. | Open Subtitles | نيك، أود فقط أن أقول أنه كان لديك رؤية لهذا الفندق . |