- Tamam ama kitap çıktığından beri tanınır olduğumuz için otellerde olmaz artık. | Open Subtitles | ولكن الفنادق خارج اللعبة حيت أنّ الكتاب جعل الآن من الممكن التعرّف علينا. |
Bu adamlar bu ucuz otellerde uzun yıllardır kalıyorlardı. | TED | حيث أقام شباب بهذه الفنادق الرخيصة لعقود. |
Hastalar genelde sağ alttaki otellerde kalırlar. | TED | إن المرضى يبقون غالباً في الفنادق الموجودة في الأسفل، أقصى اليمين. |
Benim okuyucularım beyaz olur. Beni beş yıldızlı otellerde dinlemeye gelirler. | Open Subtitles | قرائي من البيض, يأتون لكي يستمعون لي في فنادق 5 نجوم |
Aynı yaklaşım insanları oy vermeye veya bağışa, otellerde havlularını tekrar kullanmaya ikna için kullanılıyor. | TED | ونفس النهج، كان مستخدماً لجلب الأشخاص ليصوتوا أو ليتبرعوا للجمعيات الخيرية أو حتى إعادة استخدام مناشفهم في الفنادق. |
Bu çok eskilere, otellerde sıklıkla kaldığım dönemlere dayanıyor. | TED | يرجع الأمر إلى زمن كنت فيه أبيت في الفنادق كثيرا |
otellerde ve karanlık barlarda gizlice vakit geçiremeyiz. | Open Subtitles | لا يمكنني تحمل الخروج بالخلسة، وأقضي الوقت معكِ في الفنادق والحانات المظلمة. |
Ama başka otellerde aramak isterseniz siz bilirsiniz. | Open Subtitles | ورغم هذا, يمكنك ان تذهبى للبحث عنها فى الفنادق الأخرى |
İnsanlar her yerde kartla ödüyor. otellerde, restoranlarda, dükkanlarda. | Open Subtitles | قلت له الناس يدفعون بالآجل كل شيء ، الفنادق ، المحلات |
İkimiz tüm paramızı zengin lüks otellerde harcarız. | Open Subtitles | و يمكننا أن ننفق كل أموالنا على الفنادق الفاخرة و الأنيقة وشراء بعض الغِذاء الثمين |
18 yaşında, nehrin sağındaki otellerde fahişelik yapmaya başlayan manikürcü kızlar mı yoksa? | Open Subtitles | مدرمات الأظافر في الشانزيليزيه اللاتي يبدأن بممارسة البغاء بسن الـ 18 في الفنادق الكبيرة بمنطقة الضفة اليمنى؟ |
Kesinlikle otellerde kalmak gibi bir niyetim yoktu. | Open Subtitles | لم تكن لدى النية مطلقاً فى النوم فى الفنادق |
Hayır, doğru değil. Orada bulunan bazı otellerde düşük miktarda hissem vardır. | Open Subtitles | لا, أملك بعض الأسهم فى بعض الفنادق هنا و لكن عددها قليل جداً |
Burada yaşamadan önce otellerde yaşardım. | Open Subtitles | أنا تَعوّدتُ عَلى المعيشة في الفنادق قبل المجئ الى هنا. |
Ama endişelenme, lüks otellerde bana açıklaman için, yıllarımız olacak. | Open Subtitles | لكن لا تقلق, فأمامنا سنين عدة في الفنادق الفخمة لأشرح لك. |
Ve akşamları, fazladan para kazanmak için otellerde çalışıyordu. | Open Subtitles | ويعمل مساء في الفنادق محاولا زيادة دخله الضئيل |
Pekala bayan Vivian diğer otellerde olan şeyler Regent Beverly Wilshire'da olmaz. | Open Subtitles | انسه فيفيان الاشياء التي تحدث في الفنادق الاخري لا تحدث هاهنا في الريجنت |
Bazıları farklı otellerde kalıp farklı restoranlarda yemek yemiş. | Open Subtitles | البعض منهم مكث قي فنادق مختلفة و البعض أكل في مطاعم مختلفة |
Atlantic City ve civarindaki ucuz otellerde yasamis. | Open Subtitles | يعيش في فنادق مؤقتة حول و داخل أتلانتيك سيتي |
Bazen sırf harika banyoları olduğunu duyduğum için hafta sonları otellerde kalıyordum. | Open Subtitles | أحياناً كنت أبقى في الفندق في العطلات فقط لأنني سمعت بأن لديهم حمامات رائعة |
Ucuz otellerde bile bundan daha iyi paneller görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت لوحات مفاتيح أفضل منها بالفنادق المتواضعة. |
- Benzin istasyonu, restoran ve otellerde yapılan kredi kartı harcamalarını da kontrol ediyoruz. | Open Subtitles | ونبحث استخدام بطاقة الائتمان فى محطات البنزين والفنادق ـ من هى تلك المراة؟ |
Farklı otellerde, farklı odalarda kaldık ve hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | لقد أقمنا بغرف مختلفة, وفنادق مختلفة ولم يحدث أي شيء |
Kötü adamlarla, kötü otellerde, kötü anlaşmalar yapmak, benim hobim. | Open Subtitles | صفقات مشبوهة، مع أشخاص مشبوهين بفنادق مشبوهة، طريقتي. |