ويكيبيديا

    "otistik" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • بالتوحد
        
    • التوحد
        
    • متوحد
        
    • منطوي
        
    • إحتياجات
        
    • بالتوحّد
        
    • التوحدي
        
    • متوحدة
        
    • متوحدون
        
    Şimdi bir de otistik olan bebeklerde neler olduğuna bakalım. TED الآن, دعونا نرى ما يحدث مع الأطفال المصابين بالتوحد.
    Bazı bireyler genetik bir nedenden dolayı otistik olabiliyor ama bunun nedeni ailede otizm olması değildir. TED في حالة بعض الأفراد، بالإمكان أن يصابوا بالتوحد لسبب ذي علاقة بالجينات و لكن ليس لأن التوحد أمر وراثي في عائلتهم.
    Bu çocukların her ikisi de benzer otistik spektrum bozukluğu belirtilerini gösteriyor. TED إذاً فإن كلا الولدين يملكان نفس التشخيص لاضطرابات طيف التوحد.
    Ben bir dahiyim ya da daha açıkçası, yüksek- işlevli bir otistik dahiyim. TED أنا شخص موهوب .. او من اجل دقة أكثر انا متوحد موهوب عالي الأداء
    - Fakat o burada. - O bir hafızası kuvvetli bir otistik.. Open Subtitles ــ ليس مجنوناً وليس متخلف عقلياً لكنه هنا "ــ إنه "عالم منطوي
    Ben otistik çocuklarla büyüdüm- Open Subtitles حسناً لقد نشأت بالقرب من طفل ذو إحتياجات خاصة..
    Sonra, otistik öğrenciler için, çığır açan Prior's Court okulu geldi ve yine tamamen otizm için bir tıbbi araştırma hayratı. TED لتظهر بعدها مدرسة بريورس كورت الرائدة في العمل مع التلاميذ المصابين بالتوحد وفي العمل الطبي الخيري المتعلق بالتوحد.
    Burada iki ayrı çocuğa ait iki video var. Bunlardan biri nörolojik olarak normal, diğeri ise otistik. Pong oynuyorlar. TED و ما سترونه هو مقطع فيديو لطفلين , أحدهما طبيعي, و الأخر مصاب بالتوحد يلعبان كرة الطاولة.
    Aynı oyunu oynayan otistik bir çocukla karşılaştıralım. TED قارن هذا بالطفل المصاب بالتوحد وهو يلعب نفس اللعبة.
    Sosyal medyada ailelerin diğer ailelere otistik çocuklarının beraber oynaması için sorduğunu gördüm. TED ولكني رأيت الآباء يتواصلون مع بعضهم على وسائل التواصل الاجتماعي، عن إمكانية أن يلعب أطفالهم المصابون بالتوحد معًا.
    Sonunda bir otistik olduğuma karar verdiler. Open Subtitles العامل الإجتماعي ، قرّر أنني مصابة بالتوحد
    Bir defasında başka klinisyenler tarafından otizm teşhisi konan 10 çocuktan dokuzunun otistik olduğunu reddettiği için havalara girmişti. TED حتى أنه تفاخر بكونه رفض تشخيص 9 أطفال من أصل 10 أرسلهم أطباء آخرون إليه وذلك دون تلقيهم أي تشخيص لمرض التوحد.
    Sonuç olarak, otizm aileler için bir leke ve utanç kaynağı oldu ve dünyanın çoğu için görünmez olarak, otistik çocukların iki nesli kendi iyilikleri için bazı kurumlara yollandılar. TED وكنتيجة لذلك، أصبح التوحد مصدر خجل ووصمة عار للعائلات، ويوجد جيلين من عائلة واحدة يعانون من مرض التوحد تم تسجيلهم في مؤسسات مختصة لمصلحتهم، حيث وقع حجبهم عن العالم بأسره.
    O ve kocası John, sıcakkanlı ve şefkatli insanlardı, fakat Susie adında son derece otistik bir kızları vardı. TED كانت هي وزوجها شخصين دافئين وحنونين، وكانت لديهما إبنة تدعى سوزي تعاني من التوحد بشكل عميق.
    Onlar toplumdaki otistik çocukları bulmak için Londra’nın Camberwell adlı banliyosunda kaldırımları mesken tuttular. TED قاموا بتمشيط رصيف إحدى ضواحي لندن والتي تدعى كامبرويل في محاولة للعثور على الأطفال الذين يعانون من التوحد في المجتمع.
    otistik olmakla ilgili ve çok fazla hayal gücüne sahip olmakla ilgili sorunlar var. TED هناك مشاكل لكونك متوحد. وهناك مشاكل كونه لديك خيال واسع ونشط جدا.
    Çünkü otistik olmanın bir yönü bu, piyesler gibi sosyal seyleri öğrenmek zorundaydım TED لأن الأمر المتعلق بكونك متوحد هو , توجّب عليّ أن أتعلم مهارات إجتماعية مثل المشاركة في اللعب.
    - Hayır. otistik. - Böyle hastalıkları fazla bilmiyorum. Open Subtitles "ــ كلا، بل "منطوي ــ لا أعرف عن ذلك
    Bir de otistik bir oğlu varmış. Open Subtitles و هي عندها ابن ذات إحتياجات خاصه
    Özel bir okulda otistik çocuklara eğitim veriyor. Open Subtitles يدرّس في مدرسة خاصّة للشباب المصابين بالتوحّد
    çünkü otistik çocukta var. Open Subtitles لإن الصبي التوحدي لديه واحده
    Her zaman karşılaşıyor. Kızımın az da olsa otistik olabileceğini düşünüyorum. Open Subtitles أعتقد من أنها قد تكون متوحدة قليلاً
    Ancak kalbime dokunan ve ruhumu güçlendiren şey durumun böyle olmasına rağmen, sıradan görünmemelerine rağmen, bunun bir tek anlamı olabilir: onlar sıradışılar-- otistik ve sıradışı. TED لكن ما افرح فؤادي وقوى روحي هو انه ومع انه هذا هو الواقع وبالرغم من انهم لا ينظر اليهم كمألوفين فانه يعني شيئ واحد فقط انهم استثنائيون متوحدون واستثنائيون.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد