Bir keresinde otobüsümüz durduruldu zırhlı bir Çin polisi bindi. | TED | في إحدى المرات، تم إيقاف حافلتنا وركبها أحد ضباط الشرطة الصينية |
otobüsümüz sabah 8'de, yani biraz zamanımız var. | Open Subtitles | حافلتنا ستغادر في الثامنة وهذا يعطينا بعض الوقت معاً |
Ama şu anda otobüsümüz, Alman turistleri para için sıkıştıran bir keş tarafından engelleniyor. | Open Subtitles | لكن في الوقت الحالي، حافلتنا مسدود الطريق عليها من قبل رؤساء الميث اللطفاء الذين يزعجون السياح الألمان من أجل المال |
Bir fabrika otobüsü geldiğinde, bizim otobüsümüz o olacak. | Open Subtitles | وعندما تأتي حافلة المصنع ستكون حافلتنا |
Ve fabrika otobüsü geldiğinde de, o, bizim otobüsümüz olacak. | Open Subtitles | وعندما تأتي حافلة المصنع ستكون حافلتنا |
Sanırım otobüsümüz kaza yaptı ve bizde cennetteyiz. | Open Subtitles | أعتقد أن حافلتنا تحطمت و نحن في الجنة |
- Affedersiniz, otobüsümüz bozuldu. | Open Subtitles | آسف. حافلتنا تَوقّفتْ. |
"otobüsümüz geldi. İşte burada. İşi çocuklara devrederiz..." | Open Subtitles | لقد وصلت حافلتنا " " سنترك العمل للصغار |
otobüsümüz geldi. | Open Subtitles | لقد جاءت حافلتنا |
otobüsümüz şurada. | Open Subtitles | وهذه هي حافلتنا |
otobüsümüz geldi. Gidiyoruz hadi. | Open Subtitles | هذه حافلتنا , حان وقت الذهاب |
otobüsümüz geldi. Gidiyoruz hadi. | Open Subtitles | هذه حافلتنا , حان وقت الذهاب |