Bir otobüsün önüne aniden çıkmış falan olabilirdin, o zaman ne olacaktı? | Open Subtitles | يمكن أن تقفي أمام حافلة فجأة أو شيئاً ما،بعدها ماذا سيحدث؟ |
Belki kendimi direkt otobüsün önüne atmalıyım çünkü bakarsın bu çirkinlikle bana çarpacak otobüs bile bulamam. | Open Subtitles | ربما سأرمي نفسي أمام حافلة لأنني قبيحة جداً لدرجة أنني لا أستطيع |
Düşünsene, geçen hafta az kalsın kendimi otobüsün önüne atacaktım. | Open Subtitles | وعندما أفكر أني كنت سأقفز أمام حافلة الأسبوع الماضي |
Ben bir saniye dışarı çıkacağım. otobüsün önüne atlamaya. | Open Subtitles | إنني خارج قليلاً للخارج لألقي نفسي أمام حافلة |
Küçük bir çocuğu kurtarmak için otobüsün önüne mi atladın? | Open Subtitles | وقفت أمام حافلة لإنقاذ طفل صغير؟ |
Küçük bir çocuğu kurtarmak için, otobüsün önüne mi atladın? | Open Subtitles | وقفت أمام حافلة لإنقاذ طفل صغير؟ |
Bir otobüsün önüne atladım ama beni pas geçti. | Open Subtitles | مررتُ أمام حافلة, لكنها لم تصبني. |
Bir otobüsün önüne atladım. | Open Subtitles | وقفت أمام حافلة |
Bir otobüsün önüne atladım. | Open Subtitles | وقفت أمام حافلة |
Psikoloji profesörüm hareket eden bir otobüsün önüne atladı. | Open Subtitles | أستاذ علم النفس أمام حافلة |
Belki de kendini bir otobüsün önüne atmıştır. | Open Subtitles | ربما وقف أمام حافلة |
Ve adamın biri otobüsün önüne atladı diye... | Open Subtitles | ...وأحدهم يسير أمام حافلة و |
Onu otobüsün önüne ben atmadım,Sam. | Open Subtitles | (أنا لم أجعله يسير أمام حافلة يا (سام |
Eğer George O'Malley bir otobüsün önüne atlayabiliyorsa biz de şu aptal çağrılara cevap verebiliriz. | Open Subtitles | لذا... إن كان (جورج أومالي) قادراً على القفزِ أمام حافلة{\pos(194,215)} فيمكننا إجابةُ أجهزةِ استدعائنا{\pos(194,215)} |