Topladığım dalları elimde zar zor tutarak otobüslerde ve metroda binbir güçlükle eve getirebilirdim. | TED | كنت أجلب الاغصان إلى المنزل و أشرع بركوب الحافلات ومترو الإنفاق، و بالكاد كنت أستطيع حمل تلك الاغصان |
otobüslerde uyurken gördüğümüz insanlara çok benziyorsun. | Open Subtitles | تبدو مثل الكثير من الرجال ترى وأنت نائم في الحافلات |
Bu eski otobüslerde emniyet kemeri yoktur. | Open Subtitles | لا تشتته لا يوجد أحزمة أمان في هذه الحافلات القديمة |
otobüslerde anahtar yoktur. Bir ana şalter vardır. | Open Subtitles | الحافلات ليس لها مفاتيح، هناك محول رئيسي، اضغط الزر وستدور |
otobüslerde kimse kimseyi tanımaz. | Open Subtitles | الحافلات للأشخاص الذين لا يعرّفون بعضهم البعض |
- Bir kısmı Joseph'le birlikte indi, gerisi otobüslerde. | Open Subtitles | حصلت بعض أسفل مع يوسف. وبقية يجلسون على الحافلات. |
Hayır.otobüslerde pencere ve koltuklar olur. | Open Subtitles | لا ، الحافلات لها نوافذ ومقاعد |
- otobüslerde sefil olmaktan bıkmış mıydı? | Open Subtitles | - هل لأنه سئم ركوب الحافلات الرديئة؟ |
Üzgünüm Bayan Bramble. Bu sabah otobüslerde bir sıkıntı vardı. | Open Subtitles | آسفة يا آنسة (برامبل) ، كانت هناك ...مشاكل هذا الصباح في الحافلات |