Yani sen babanla oturacaksın ve dürüstçe terfiyi hak ettiğini söyleyeceksin? | Open Subtitles | اذا، ستجلس مع ابيك و ستقول له بصراحة انك تستحق ترقية؟ |
Yalnızca sonsuz yaşama sahip olmayacaksın, aynı zamanda seçilmiş azizlerin arasında oturacaksın. | Open Subtitles | الموت شهيداً ، لن تحظى فقط بالحياة الأبدية لكنك ستجلس مع القديسون بين الناخبين |
Oğlumsun, masaya oturacaksın ve yemek yiyeceğiz. - Yani onu ara. | Open Subtitles | و أنت سوف تجلس و نحن سوف نتعشى لذا اتصل بها |
Üzgünüm Brian, ama yine de Pritchard'ın yanına oturacaksın. | Open Subtitles | انا اسفة يا براين, ولكن عليك ان تجلس بجوار بريتشارد رغم هذا |
Sen sandalyeye oturacaksın, ben de odanın öbür köşesine oturacağım. | Open Subtitles | ستجلسين على المقعد وسأجلس أنا في أرجاء الغرفة |
Ekmek arası balık istedin onu yiyinceye kadar da orada oturacaksın. | Open Subtitles | طلبتي شطيرة التونة، لذا ستجلسين هنا حتى تنهينها. |
Hayır, burada oturacaksın ve ben senin fişlerinle uğraşırken beni izleyeceksin. | Open Subtitles | لا , سوف تجلسين هنا وتشاهديني أحسب ضرائبك |
Hayır. Geeks cephede oturur.[br]Şu andan itibaren diğer tarafta oturacaksın. | Open Subtitles | كلا، فقط المهووسون يجلسون في المقدمة، من الآن فصاعداً ستجلس في الخلف |
Patron sandelyesine oturacaksın. Başarınla ayaklarına dokunulcak. | Open Subtitles | و ستجلس على مقعد الرئيس والنجاح سيكون حليفك |
Bir süre bankta oturacaksın. Kaska ihtiyacın yok. | Open Subtitles | ستجلس على العمود لفترة يا بني ولن تحتاج تلك الخوذة |
Burada tek başına oturacaksın. Kızartılana kadar hiçbir insan seninle temas kurmayacak. | Open Subtitles | ستجلس هنا, وحدك, بدون أي إتصال بشري حتى تتحمص |
Aynı sandalyede 20 yıl boyunca oturacaksın ve "Neden Izzy ile bu şansı kullanmadım. | Open Subtitles | ستجلس على هذا الكرسي نفسه لـ 20 سنة قادمة وستتسائل لماذا لم إنتهزت هذه الفرصة مع ليزى |
Justin dışında. Bugün büyüğümüzün yerinde sen oturacaksın. | Open Subtitles | قررنا بأن ندعك تجلس بمكان الشخص الكبير هذه السنه |
Ayaklarının üstünde durabilecek seviyeye gelene kadar oturacaksın. | Open Subtitles | سوف تجلس على الكرسي المتحرك حتى تعود للوقوف على قدميك. |
Hafta bir kez, bir kanepede sevdiğinle birlikte oturacaksın testislerini makasla ayırırken göğsüne ulaşıncaya kadar kesmeye devam edecek ve şu şekilde kalbine yetişecek. | Open Subtitles | مرة بالأسبوع, تجلس على الكنبة مع حبيبتك بينما هي تقطع خصيتيك, وتقطع طريقها إلى التجويف في صدرك |
Yani sen yatak başlığına dayanarak oturacaksın. | Open Subtitles | إذن، ستجلسين وظهرك قِبالة اللوح الأمامي. |
Benimle birlikte oturacaksın bir bardak şarap içip rahatlayacaksın. | Open Subtitles | ستجلسين الان معي وتاخذين كاساً من النبيذ وتستريحي |
Öyle ya da böyle bu oturağa oturacaksın. | Open Subtitles | ستجلسين فوق هذه المقلاة بطريقة أو بأخرى |
Ben bir dinleme cihazı takacağım, sen bana yakın bir yere oturacaksın, sen mikrofona konuşacaksın ve bir buluşmada konuşulması gerekenleri söyleyeceksin. | Open Subtitles | تجلسين على طاولة قريبة تتحدثين عبر ميكروفون، تخبريني ماذا أقول في الموعد، لكن دعيني أخبركِ أمراً، لن يفلح ذلك مطلقاً. |
Sadece burada oturacaksın ve otoparkın üstünden telefon direğine geçerken benim merkez ağırlığım olacaksın. | Open Subtitles | لذلك سوف تجلسين بالأسف وتكونين موازية لي وتتمسكين حتى نصل إلى مواقف السيرات |
Günde 20 dakika boyunca sadece ayaklarımı kullanıp bir şempanze gibi ayaklarıma hâkim olacağım, sense orada aptal gibi oturacaksın. | Open Subtitles | عشرون دقيقة في اليوم فقط باستخدام القدمين من غير اليدين و سأكون بارعاً فيها و ستبقى جالساً هناك مثل الأبله |
Ama koltuğun ucunda oturacaksın. | Open Subtitles | لكن ستبقى جالسا في مكانك نهاية الاريكة |
Bebek İsa'nın kucağına nasıl oturacaksın? | Open Subtitles | كيفَ ستجلسُ بحضن المسيحِ الرضيع؟ |
Kyle'la beraber kırmızı çizgiye kadar yürüyeceksin ve ameliyat bitene kadar bekleme odasında oturacaksın. | Open Subtitles | سوف تمشين مع (كايل) حتى الخط الأحمر و ستذهبين للجلوس في غرفة الإنتظار حتى يخرج من العمليّة الجراحيّة |
İçeri gireceksin bir bardak kahve, yemek, bir şeyler alıp oturacaksın. | Open Subtitles | سوف تدخل وتشتري كوب قهوة ووجبة وما شابة وتجلس على الطاولة. |
Oraya mı oturacaksın? | Open Subtitles | أستجلسين هنا؟ |