ويكيبيديا

    "oturarak" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الجلوس
        
    • جالساً
        
    • جالس
        
    • بالجلوس
        
    • جالسا
        
    • جالسة
        
    • بجلوسي
        
    • جالسون
        
    • جالسين
        
    • جلوس مثل
        
    • بجلوسنا
        
    • للبروز
        
    • استلقينا
        
    Burada bu şekilde oturarak, mutlu olamayacağımıza inanmak zor. Open Subtitles الجلوس هنا هكذا من الصعب التصديق أننا لسنا سعداء
    Tüm bu parayı oturarak, televizyon izleyerek ve yemek yiyerek mi kazandın? Open Subtitles كسبت كل هذا المال من الجلوس ومشاهدة التلفاز وأكل الطعام؟
    Ben de koca günü burada oturarak heba etmek istemem. Open Subtitles أنا لا أريد إمضاء طوال النهار جالساً هنا، أيضا.
    Hey, 8 saatimi avukatın biri bana katil derken plastik bir sandalyede oturarak geçirdim. Open Subtitles مرحباً , لقد قضيت ثمان ساعات جالساً في كرسي بلاستيكي بينما مطارد سيارةِ إسعاف دَعاني بـ قاتل
    Bundan bu odada oturarak saklanamazsın. Open Subtitles لا تستطيع أن تختبئ منه وأنت جالس في غرفة
    Ama bir çocuğun yanına oturarak onu eğlendirmek üzere olduğumun farkında değildim. Open Subtitles لكني كنتُ على وشك أن أسعد يوم أحد الأطفال ما بالجلوس بجوارهم
    Tam suyun başında oturarak yediğinde çok daha güzel oluyor. Open Subtitles نعلم , انه أفضل عندما تأكله هناك , جالسا على.. الماء
    Sadece bunu yaparak arşivde saatlerimi harcadım -- kocamın bir aziz olduğuna dair başka bir neden. Washington arşivlerinde zaman harcadım, sadece orada oturarak, bu gibi şeylere bakarak. Artık arşivlere çevrimiçi ulaşılabilir, TED وفقط فعل هذا، إمضاء الوقت بحثا في الأرشيف .. .. سبب آخر يجعل من زوجي قديسا .. أمضيت وقتا في أرشيف مدينة واشنطون، جالسة هناك، باحثة عن هذه الوثائق. هي الآن على الإنترنت،
    oturarak atış olarak bilinen nişan vaziyetindeyim. Open Subtitles أنا في وضعية أطلاق النار و أنت في وضعية الجلوس
    Aradığın şeyi burada oturarak asla bulamayacaksın. Open Subtitles عندما لا تجدين ما تفعليه لن تستفيدي من الجلوس هنا والتحديق بما حولكي
    Evet, ama benim bilim türüm iki türlü bilimdir sandalyeye oturarak hatta kanepeye uzanarak yapabileceğin türdedir. Open Subtitles تخصصي العِلمي هو من النوع الجيد إنه التخصص الذي يمكنكِ فيه الجلوس على الكرسي أو التمدد على الأريكة
    İnsanları dolandırıp kendi dünyana geri dönmen bir yana şu anda tuvalete gitmek zorunda kalsaydın oturarak mı işerdin? Open Subtitles بجانب ايذاء الناس والتراجع عن كلامك لو كان عليك ان تذهب الى الحمام الأن هل ستتبول جالساً ؟
    Çok rahattır. oturarak işemeye başladım. Open Subtitles ,ذلك الشيء مريح جداً . لقد جعلني أتبول جالساً
    Benim ateşli amımın suları içinde oturarak etrafta araba sürüyordun. Open Subtitles وأنتَ كنتَ تقود بنا جالساً على مقربة من ملهبي الملتهب المبتلّ
    Evet, ama yapamam- yatarak uyuyamıyorum. oturarak uyumam lazım. Open Subtitles حسنا ولكني لااستطيع النوم وانا ممدد يجب ان انام وانا جالس
    İskelede, yatta oturarak rüzgar yapılmaz. Open Subtitles لاتصنع الريح وانت جالس على مركب في المرفأ
    Sadece bir kez giyildi ve onda da çoğunlukla parktaki bankta oturarak kraker yendi. Open Subtitles اُرتدىَ مرة واحدة كنت غالباً جالس على مقعد فى الحديقة و اتناول البريتزل
    Elbette, bu sadece sunumlar boyunca oturarak kaybettiğimiz zamandır. TED طبعاً، هذا فقط الوقت الذي نخسره بالجلوس خلال هذه العروض.
    Burada oturarak puan alamazsın, değil mi, hadi yürü! Open Subtitles أنت لن تصيب أي ضربة .بالجلوس ها هنا، أليس كذلك؟ تحرك
    Bu ofiste bu koltukta oturarak yıllarımı harcadım. Open Subtitles لقد قضيت أعوام فى هذا المكتب جالسا فى هذا الكرسى
    Size bir keresinde çamur kıyısında oturarak altın saçlarını tarayan bir deniz kızı gördüğümü söyleyebilirdim. Open Subtitles فيمكنني إخبارك أنني رأيت حورية بحر ذات مرة جالسة على الضفة الموحلة تمشط شعرها الذهبي
    Burda öylece oturarak kimsenin bir işine yaramıyorum. Open Subtitles لن أُفيد أحداً بجلوسي هنا وعدم فعلي لأي شيء
    Burada kıçının üstünde oturarak ya da orada dışarıda öleceksin. Open Subtitles ستموتون هنا وأنتم جالسون أو ستموتون بالخارج
    Dünya çapında insanların öfkeli, endişeli şekilde sürerken içinde oturarak harcadıkları milyarlarca ve hatta trilyonlarca saate zaten baktık. TED ونحن بدأنا النظر في المليارات أو حتى تريليونات ساعات في جميع أنحاء العالم التي يظل الناس جالسين في السيارات ،ويقودون باحباط وقلق .
    oturarak yeni yerler keşfediyoruz ne güzel. Open Subtitles جلوس مثل هذا، هكذا سَ نَكتشفُ a طريق جديد.
    Bu Espheni kovanında oturarak kimseye bir faydamız yok. Open Subtitles نحن لا نفعل اي شيء جيد بجلوسنا بقفير الاشفيني هذا
    oturarak. Open Subtitles للبروز.
    En başta oturarak takılıyorduk, sonra uzanarak devam ettik. Open Subtitles بدأنا جالسين ثم استلقينا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد