ويكيبيديا

    "oturdum ve" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • جلست
        
    • وجلست
        
    Bir kere New York'tayken taksiye bindim, arka koltuğa oturdum ve önde bir oyunla ilgili bir şey gördüm. TED مرة كنت في نيويورك و ركبت سيارة أجرة. جلست في المقعد الخلفي، و أمامي رأيت شيئاً ما مرتبط بمسرحية.
    - Tam burada oturdum ve hakiki deri istemiyorum dedim. Open Subtitles جلست هنا وقلت إنني لا أريد أي طلاء مانع للتسرب
    Bütün gece oturdum ve onu çektiğim bütün eski videoları izledim. Open Subtitles جلست طوال الليل اشاهدها في أشرطة الفيديو القديمة التي قمتُ بتصويرها
    İki gün boyunca o duran dünyada oturdum ve yine de çözüm bulamadım. Open Subtitles جلست هناك مع العالم فى صمت مؤقت ليومين ومازال لا يوجد حل قائم
    Sonunda çarşıda amaçsızca gezip çeşmenin yanına oturdum ve soluklandım. Open Subtitles أخيراً تجولت في هذه الساحة وجلست قرب تلك النافورة وتنفست
    Dün gece yemekte bir beyefendinin yanında oturdum ve bana öfkeyle neden şehrimizin bu kendilerine yardımı olmayanlara yardım etmesi gerektiğini sordu. Open Subtitles الليلة الماضية، جلست بجانب رجل وسيم في العشاء و سألني في غضب لماذا يجب على مدينتنا أن تساعد الذين لا يساعدون أنفسهم.
    Üç buçuk hafta her gün bu sandalyeye oturdum ve tek kelime etmedin. Open Subtitles جلست في هذا الكرسي كل يوم لثلاثة أسابيع ونصف، ولم تنطق أي كلمة.
    2004 aralığının kapakara bir gecesinde, ailemle karşılıklı oturdum ve giderek hayal kırıklığına uğradığımı söyledim. TED في احدى الليالي الصعاب على نفسي من ديسمبر 2004 جلست الى عائلتي وقلت لهم لقد بدأت اصاب بالهوس ..
    Ve ilk gün koroya gittiğimde, baslarla beraber oturdum ve omzumun üzerinden ne yaptıklarına baktım. TED و ذهبت الى يومي الاول في الجوقة و جلست مع عازفي الباس و نظرت نوعا ما من فوق كتفي لارى ماذا يفعلون
    dedi. oturdum ve dedim ki: "Dostum ben böyle bir şeyi satın alırdım" TED ثم جلست ، فقلت له " كنت لأشتري هذا المنتج لو كان موجودا".
    Ardından eve döndüğümde, oturdum ve kendimi tamamen yeni bir şey yaratmak için hazırladım. TED و عندما وصلت إلى المنزل ، جلست و حدّدت لنفسي مهمة في محاولة لخلق شيء غير تقليدي بالمرة.
    Ama condom şirketini oluşturduktan üç ay sonra bir mektup aldım, bir şikayet, ve oturdum ve o kadına uzun bir detaylı özür mektubu yazdım. TED لكن بعد ثلاثة أشهر من إطلاق شركة الواقى الذكري تلقيت خطابا, يتضمن شكوى, و جلست و كتبت خطابا طويلا لتلك السيدة معبرا بإسراف عن أسفي.
    Babamın vücudunun ateşle şiştiğine şahit oldum. Cenazede küllerinin yanında oturdum ve yazdım. TED حينما راقبت جسد والدي تلتهمه النيران جلست بالقرب من محرقة جنازته وكتبت
    O gece oturdum ve bunu nasıl cevaplamam gerektiğini düşündüm. Kendimi bir çok şüphe ile dolu halde buldum. TED جلست تلك الليلة أتساءل كيف يجب أن أرد، فوجدت نفسي ملأى بالشكوك.
    Yatağımda oturdum ve başımın arkasına yastığımı koydum, sonra şöyle düşündüm, o şakada kasıtlı olarak ırkçılık yapıldığından tamamen emin değilim. TED جلست على سريري، ووضعت وسادة خلف رأسي، وأستغرقت في التفكير، لست متأكد أن القصد من هذه المزحة هو العنصرية.
    Koltukta yanına oturdum ve şunu dedim: ''Sarah, gey olduğumu biliyorsundur.'' TED جلست على الأريكة بجانبها وقلت لها: "آنسة سارة، أني مثلية الجنس."
    Bu sorularla saha araştırmasına hazırlanırken ekibimle oturdum ve sonuç olarak ne beklediğimizi konuştuk. TED أثناء التحضير للشروع في إعداد الاستطلاع، جلست مع فريقي وناقشنا النتيجة المتوقعة من الاستطلاع.
    oturdum ve iki saati aşkın süren bu süreci izledim. TED جلست وشاهدت هذه العملية لأكثر من ساعتين.
    Daktilonun önünde oturdum ve hiçbir şey olmadı. Open Subtitles جلست أمام الآلة الكاتبة لم يحدث شيء تماماً
    oturdum ve savaştan yeni çıkmış bu hükümeti tasvir etmeye çalıştım. Open Subtitles وجلست وحاولت أن أنقل تصوري عن "هذه الحكومة الخارجة من الحرب
    Eve geldim, kanepeye oturdum ve bir gün boyunca kıpırdayamadım. Open Subtitles لقد عدت الى البيت وجلست على الاريكة ولم انهض بعدها لأيام

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد