ويكيبيديا

    "oturma odasındaki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • غرفة المعيشة
        
    • غرفة الجلوس
        
    • بغرفة المعيشة
        
    • في غرفةِ الجلوس
        
    Oturma odasındaki kanepenin kollarının ne kadar büyük olduğunu biliyorsun. Open Subtitles هل تعرفين الأريكة التي في غرفة المعيشة لديها أذرع مرتفعة؟
    Şimdi size, sadece Oturma odasındaki yaşantımızdan hızlandırılmış bir 30 dk'lık kesit göstereceğim. TED ما سأقوم بفعله أن أعطيكم منظور مسرع في 30 دقيقة، مجددا، من الحياة في غرفة المعيشة.
    Oturmasına müsaade ettim ve kafamı sallayıp dedim ki; "Harriett, Bruce" sonra Oturma odasındaki büfeyi işaret ederek orda bir büfe olduğunu bilmiyordum. Open Subtitles تركتها تجلس ثم أطرقت برأسى وقلت "هارييت, بروس " ثم أشرت على البار فى غرفة المعيشة ولم أكن أعلم أن هناك بارا أصلا
    Sonra Oturma odasındaki tüm saatlerin yanlış olduğunu fark ettim. Open Subtitles ولاحظت أن كل الساعات في غرفة الجلوس كانت كلها خاطئة
    Oturma odasındaki avize durmadan yanıp sönüyor. Open Subtitles أتعلم، الثريا التي في غرفة الجلوس نورها متذبذب
    Oturma odasındaki sevimli çocukla oyun oynarız. Open Subtitles سنلاعب الطفل اللطيف النائم على الأريكة بغرفة المعيشة
    Yemek masasında ne yapacağız? - Yemek yiyeceğiz. - Oturma odasındaki mobilyaları... Open Subtitles كيف ستضع طاولة الطعام في غرفة المعيشة أليس لدينا ما يكفي من الأثاث فيها ؟
    İçeri girdiğimde Oturma odasındaki şüpheli gümüş otomatikle ateş etti. Open Subtitles عندما دخلت قام المشتبه فيه بإطلاق النار على فى غرفة المعيشة بواسطة سلاح آلى
    Oturma odasındaki bütün mobilyalar çıkarıImalı. Open Subtitles جميع الأثاث الذي يوجد في غرفة المعيشة لابد من نقله
    Oturma odasındaki saatte bakıcı kamerası var. Open Subtitles هناك كاميرا مراقبة جليسة أطفال في غرفة المعيشة.
    Hayır. Oturma odasındaki her şeyi boyadı. Güzel oldu. Open Subtitles كلا, أقصد غرفة المعيشة لقد قام بطلائها, إنها جميلة
    Antrenman için Oturma odasındaki yastığı öpme demiştim sana. Open Subtitles اخبرتك ان لا تتدرب التقبيل على وسادة غرفة المعيشة
    Çiviyi, polis gelmeden önce Oturma odasındaki maskelerden birini tekrar asmak için kullandı. Open Subtitles استخدمه إعادة تعليق القناع، في غرفة المعيشة قبل قدوم الشرطة.
    Oturma odasındaki sehpanın üstüne bir kadeh skoç ve soda koydum. Open Subtitles وضعتُ كأسًا من عجة "سكوتش" و صودا على طاولة غرفة المعيشة
    Genelde Oturma odasındaki vitrinde dururdu. Open Subtitles لقد كان يحفظ عادةً في طاولة العرض في غرفة الجلوس
    Artık, Oturma odasındaki bu lanet perdeleri kaldır. Open Subtitles من الآن فصاعدا، الستائر التي لا أحبّها لن ترفع في غرفة الجلوس
    Bunu uzun süre Oturma odasındaki rafta tuttu. Open Subtitles لقد وضعته على الرف في غرفة الجلوس لفترة طويلة
    - Sen misafir odasında yat. - Oturma odasındaki kanepe bana uyar. Open Subtitles فكرت في أن تمكث بغرفة الضيوف - أكتفي بأريكة غرفة الجلوس -
    Üst katta baban ve kızın için gayet güzel bir odamız var sen de Oturma odasındaki kanepede yatabilirsin. Open Subtitles لدينا غرفة ممتازة بالأعلى لوالدك وابنتك ويمكنك النوم بغرفة المعيشة على الأريكة
    "Deniz" kol kısmı tahtadan olan deri sandalye, tıpkı Oturma odasındaki gibi. Open Subtitles البحر) هو الكرسي الجلدي)" "ذو الأذرع الخشبية "مثل الموجود بغرفة المعيشة"
    Oturma odasındaki tablo eskiden de var mıydı? Open Subtitles هذه الصورةِ هنا في غرفةِ الجلوس. أنت هَلْ دائماً أَخَذتَ هذا؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد