Bilmiyorum. Muhtemelen bir oturuşta 4,000 saç ektirmemle bir alakası var. | Open Subtitles | ربما لهذا علاقة بالـ 4000 شعرة الذين زرعتهم في جلسة واحدة |
Eskiden bir oturuşta koca bir bölüm bitirirdin. | Open Subtitles | كنت معتاد أن تكتب فصل بأكمله في جلسة واحدة |
Bir oturuşta hala 10 porsiyon yiyebileceğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أني لا زلت أستطيع أن أأكل 10 علب في جلسة واحدة |
Amaç bir oturuşta bir insanın yiyebileceği en fazla yemeği yemek. | Open Subtitles | صحيح ، إنظرى ، الهدف أن تتخلصى منه بقدر محتمل إنسانيا فى جلسة واحدة |
Bakın ben ilk senemde bir oturuşta 3 kilo üzüm yemiş biriyim | Open Subtitles | ..انظروا، في السنة الجامعية الأولى أكلت سبعة باوندات من العنب في جلسة واحدة |
Hepsini bir oturuşta değil. Bir kerede. Arka arkaya. | Open Subtitles | ليس دفعة واحدة، جلسة واحدة، واحدة تلو الأخرى |
Ya da bir oturuşta bütün pizzayı yemek için. O şey için çok yaşlıyım. | Open Subtitles | ـ أو اكل بيتزا كاملة في جلسة واحدة ـ انا كبير علي هذه الاشياء ايضاً |
Kız kardeşim öldüğünde, huzur içinde yatsın bir oturuşta, dört tabak sandviç yemiştim... | Open Subtitles | عندما توفيت أختي رحمها الله. تناولت اربعة أطباق من الشطائر في جلسة واحده... |
Vince, aslında bir oturuşta 25 sosisli sandviçi yemediğini de varsayabilirim, değil mi? | Open Subtitles | إذاً أعتقد يافينس بأنك لم تأكل حقاً خمس وعشرين من الهوت دوغ في جلسة واحدة؟ صحيح؟ |
Bir oturuşta on çiftli çizburger yemeyi denedi. | Open Subtitles | آكل لأني أحب الأكل أيضاً لقد حاولت أن تأكل 10 برقر مضاعف في جلسة واحدة |
Hiç bir oturuşta 10 gözleme yiyebileceğini düşündün mü? | Open Subtitles | هلفكرت.. أن بإمكانك أكل 10 فطائر في جلسة واحدة؟ |
- Öyledir. Bir oturuşta fırlatıp atmıştım. | Open Subtitles | بالتأكيد، لقد قرأته بالكامل في جلسة واحدة |
Bir edebiyat eleştirmeni olarak kısa hikaye biçimi için iki ana kural belirledi: Bir oturuşta okunacak kadar kısa olmalıydı ve her kelimesi amacına hizmet etmeliydi. | TED | بصفته ناقدًا أدبيًا، حدد قاعدتين أساسيتين لصياغة القصة القصيرة: يجب أن تكون قصيرة بما يكفي لقراءتها في جلسة واحدة، ويجب أن تساهم كل كلمة في تحقيق الغرض منها. |
Bir oturuşta okudum. | Open Subtitles | ل الانتهاء من ذلك في جلسة واحدة. |
Midesine yeni kelepçe taktırmış, aşırı kilolu ve bir oturuşta 15 gramdan daha fazla yağ aldığında acılı bir ishale sebep olan perhiz ilacı alan bir hastam var. | Open Subtitles | لدي مريض ذو وزن زائد هناك والذي قام بعملية تدبيس معدة ويتناول الآن حمية طبية والتي تسبب لكم إسهال مؤلم حينما تأكلون أكثر من 15 جرام من الدهون في جلسة واحدة |
Fırıncı 16 kişiye yeter dedi, ama ben bu yavruyu bir oturuşta mideye indireceğim! | Open Subtitles | الخبّاز قال بإنها تكفي لـ16 شخصا لكني سأقضي على هذه الرائعة في جلسة واحدة فقط! |
Büyük bir sansasyon yarattı ve bir oturuşta okumayı bitirdikten sonra rahatlıkla diyebilirim ki, bu kadın benim kahramanım. | Open Subtitles | الكتاب مليء بالأحاسيس وبعدَ قراءته بالكامل في جلسة واحدة متواصلة يمكنني القول بصدق... إنها بطلتي |
Kaplanlar bir oturuşta 40 kilo kadar yiyebilir. | Open Subtitles | النمر يمكن أن تستهلك ما يصل إلى... 90 £ في جلسة واحدة. |
- Bir oturuşta. | Open Subtitles | -في جلسة واحدة |