ويكيبيديا

    "oturuyormuş" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يجلس
        
    • جالساً
        
    • يسكن
        
    • جالسا
        
    • جالسة
        
    • جالسين
        
    • كان جالسًا
        
    • كانت تجلس
        
    Hikayeye göre kış mevsiminde kurbağa kar kaplı bir dalda oturuyormuş. Open Subtitles يذهب قصة، كان فصل الشتاء والضفدع يجلس على فرع المغطاة بالثلوج.
    Holi'de tam senin arkanda oturuyormuş. Open Subtitles إنه نفس الشخص الذي كان يجلس خلفك في الفندق ذلك اليوم
    Kurşunun, duvarda saplandığı yerin yüksekliğine bakılırsa Alex silahı kafasına doğrulttuğunda masada oturuyormuş. Open Subtitles الرصاصة في الجدار. أليكس كان جالساً على الطاولة عندما وضع مسدّسه على رأسه.
    Söylenen şu ki, evde Kings Üniversitesi'nde görevli bir müzik profesörü oturuyormuş. Open Subtitles لقد قال ان هذا المنزل كان يسكن به بروفيسور فى الجامعة
    Duvardaki kan sıçramasına ve cesedin konumuna bakılırsa yatağın kenarında oturuyormuş. Open Subtitles بالنظر الى الدماء على الجدار ومكان جسده, استطيع ان اقول ان هو كان منتحرنآ جالسا على حافة السرير
    Lobide tek başına oturuyormuş. Tekerlekli sandalyesini iterek yardım etmişler. Open Subtitles لأنّها كانت جالسة في الردهة وحدها، فساعدوها بدفع كرسيّها المتحرّك.
    Her neyse, onu üç hafta sonra karısının bağırsaklarından yaptığı Kızılderili çadırının altında oturuyormuş ve kendi bebeğinin bacağını çiğner halde bulmuşlar. Open Subtitles على أىّ حال، لقد وجدوهم بعد ثلاثة أسابيع وجدوهم جالسين فى خيمة بنيت من أمعاء زوجته مشوهين أطفالهم فى أماكن القذارة
    Sanki boş sandalyede baban oturuyormuş gibi onunla konuşmanı istiyorum, tamam mı? Open Subtitles تكلّم إلى هذا الكرسي الفارغ، وكأن والدك يجلس به، اتفقنا؟
    Guy'ı gece Darby's Club'ta görmüş. Mike sabah üçte kalkarken o daha oturuyormuş ve saat 6'ya kadar bira içmişler. Open Subtitles لقد رأى شخصاً في النادي ليلة البارحة حين غادر مايك في الثالثة كان لا زال يجلس هناك
    Yani hâlâ üzerinde ölü bir adam oturuyormuş gibi görmüyor musun? Open Subtitles مثل انك لا تزال تستطيع ان ترى الشخص الميت يجلس عليه ؟
    Ateş eden de öndeki yolcu koltuğunda oturuyormuş. Open Subtitles والقاتل كان يجلس على المقعد الأمامي هنا
    Katil arka koltukta oturuyormuş. Open Subtitles القاتل كان يجلس في المقعد الخلفي
    Arkasında kim oturuyormuş bil bakalım? Open Subtitles من كان يجلس بجانبه ؟
    Bir yayın üzerinde oturuyormuş gibi zıpladım. Open Subtitles قفزت واقفاً كما لو أنني كنت جالساً على زنبرك.
    Kurban saldırı boyunca oturuyormuş. Open Subtitles إذا الضحية كان جالساً طوال فترة الهجوم عليه
    Katil yine oturuyormuş. Open Subtitles القاتل كان جالساً من جديد عند إطلاق النار
    Buraya yürüme mesafesinde oturuyormuş. Open Subtitles يسكن فى منطقة ليست بالبعيدة من هنا سيرا بالأقدام
    Sokağın karşısında oturuyormuş ve bir adamı evden çıkarken görmüş. Open Subtitles يسكن في الشارع المقابل قال انه يعتقد برؤية رجل يغادر المنزل
    Görgü tanıklarına göre, bu bankta oturuyormuş, ...ve elinde bir bilgisayar varmış. Open Subtitles بناء على شهادات شهود العيان كان جالسا على هذا المقعد ينظر الى حاسوبه
    - Cinayeti işleyen kadın tetiği çekerken burada oturuyormuş. Open Subtitles القاتلة كانت جالسة على الكرسي عندما ضغطت على الزناد
    Paris'te küçük bir sanatçı kahvesinde oturuyormuş gibi davranalım! Open Subtitles سنتظاهر بأننا جالسين في أحد مقاهي المشاهير بـ(باريس)
    Pete de verandada oturuyormuş öyle. Open Subtitles و(بيت) كان جالسًا بالشرفة فحسب.
    Ama o 03:00'da oturuyormuş. Open Subtitles لكنها كانت تجلس هنا حتى الثالثة صباحاً

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد