Bu sizin için bir oyun, değil mi? Ama ben oynamaktan sıkıldım. | Open Subtitles | هذة مجرد لعبة بالنسبة اليك اليس كذالك حسنا لقد تعبت من اللعب |
Eğer küçükler liginde, oynamaktan sıkılırsan, ...Beni nerede bulacağını biliyorsun. | Open Subtitles | وعندما تسأم من اللعب على نطاق صغير تعرف أين تجدني |
Çocukla oynamaktan daha iyi yapacak bişeyin yok mu ? | Open Subtitles | اليس لديك اي شيئ لتفعله غير اللعب مع الاطفال ؟ |
İster inan ister inanma, ben de dört saat boyunca canavarı oynamaktan hoşlanmıyorum ama bunu onlar için yapıyorum. | Open Subtitles | صَدِّق أو لا تًصَدِّق، أنا نفسي لا أَجِدُ لعب الوحشِ لأربع ساعاتِ كُلّ ذلك التَحفيز أمّا. لَكنَّه لَيسَ عنيّ. |
Karakolda bize de yapacak bir iş çıkmış oluyor. Kâğıt oynamaktan sıkılıyoruz. | Open Subtitles | . إنها تمنحنا شئ لنفعله . لقد مللنا من لعب الورق |
O sadece gözde düşmanıyla oyun oynamaktan hoşlanıyor; benle | Open Subtitles | إنه يستمتع باللعب فقط عندما يلعب ضد خصمه المفضل ، وذلك أنا. |
Beni yanlış anlamayın, kötü adam oynamaktan çekinmem. | TED | لا تفهمني خطأ ، أنا لا أمانع بلعب دور الأشرار. |
Bu oyunları oynamaktan bir tek kutunun üzerindeki insanlar hoşlanıyor. | Open Subtitles | الوحيدين الذين يحبون اللعب بهذه الألعاب هم الذين على العلبه |
2011'de Watson bu iki kişiyi bilgi yarışmasında yendi, ki bu satranç oynamaktan daha zordur bilgisayar için. | TED | في 2011، هزم واتسون هذان البشريان في جاباردي، وهو شيء أصعب للحاسوب في اللعب من الشطرنج. |
Artık yetişkinsiniz ama hâlâ gezip oynamaktan başka bir şey düşünmeyen çocuklar gibi davranıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتما بالغين الآن ولكنّكما مازلتما تتصرفان كالأطفال لا تريدان فعل شيءٍ سوى اللعب |
Bana kalırsa cinsiyete bağlı birşey değil. Bebeklerle oynamaktan zevk alacağımı düşünüyorum. | Open Subtitles | لا يبدو شيئاً نسائياً في نظري، أعتقد أني أريد اللعب بالدمى. |
İkinizin de sırası gelecek. Ben oynamaktan sıkıldığımda. | Open Subtitles | جميعنا سيحصل علي دوره بمجرد أن أنتهي من اللعب بهم |
Bay Gein ölü kadın vücutlarıyla oynamaktan büyük zevk alırdı, özellikle de cinsel organlarıyla. | Open Subtitles | السيد جين تعود على أخذ سعادته من اللعب بجثث السيدات بخاصة , الأعضاء الجنسية |
Üç kişi poker oynamaktan nefret ederim. Haydi, mola verelim. | Open Subtitles | أكره اللعب البوكر بثلاثة فقط لنرتاح قليلاً |
Oynadığın oyunu biliyorum ama oynamaktan sıkıldım. Radcliffe'li bir ukalasın. | Open Subtitles | لقد تعبت من لعب لعبتك أنتي عاشقة رادكليف |
Ya küçük oyunlarını oynamaktan soğumuşsak küçük kardeşim? | Open Subtitles | ماذا لو أننا رفضنا لعب ألعابك أيتها الأخت الصغيرة ؟ |
Maalesef, Dawson ve Downey için, beysbol oynamaktan daha iyisini yapmam. | Open Subtitles | لسوء الحظ هذين الاثنين أنا لا أفعل سوى لعب البيسبول |
Tek başıma oynamaktan nefret ediyordum. Hile yapmadan duramıyorum. | Open Subtitles | . أكره لعب الورق . لا أستطع التوقف عن الغش |
Onunla bowling salonunda tanıştım. Kağıt oynamaktan hoşlanıyormuş. | Open Subtitles | لقد قابلت هذا الفتى في صالة البولينج و قال انه يحب لعب الورق |
Artık--- ...oyun oynamaktan vazgeç ve kıza karşı dürüst ol. | Open Subtitles | فقط.. توقف عن لعب الألاعييب و كن صادقاً معها. |
İnsanların hayatlarıyla oyun oynamaktan keyif alıyorsun. Diğer tarafta olmak nasıl bir his? | Open Subtitles | أنت تتمتع باللعب بحياة الناس كيف تشعر بكونك في هذا الموقف ؟ |
Evet, ara sıra kıran kırana poker oynamaktan hoşlanırım. | Open Subtitles | حسنا نعم أنا أستمتع بلعب البوكر من وقت الى اخر |
Korkarım ben de doğayla oyun oynamaktan suçluyum. | Open Subtitles | أخشى أنني أيضاً مذنب بالتلاعب بالطبيعة |