Sadece bir grup çılgın çocuk giyinmiş gerçek adamların oyuncaklarıyla oynuyordu. | Open Subtitles | كنا مجموعة من المجانين نرتدي ثياباً جميلة.. ونلعب بألعاب رجال حقيقيين. |
Zindanında, etrafı garip seks oyuncaklarıyla çevrili, kendi kırbacıyla boğulmuş halde. | Open Subtitles | في برجها المحصن، محاطة بألعاب جنسية مخيفة و مخنوقة بسوطها الخاص |
Birilerinin eski oyuncaklarıyla oynayarak? Çünkü ona yeni bir şeyler almaya gücümüz yetmez değil mi? | Open Subtitles | وأن تلعب بألعاب قديمة لأننا لا نستطيع أن نشترِ لها شيئاً جديداً؟ |
Bırakalım çocuklar oyuncaklarıyla oynasın biz de biraz içelim, ne dersin? | Open Subtitles | لما لا ندع الأطفال يلعبون بألعابهم و نذهب للحصول على مشروب |
Çocuklarıma, oyuncaklarıyla işleri bitince yerlerine koymalarını söylerim. | Open Subtitles | أنا أخبر أطفالي ، عندما تنتهون من ألعابكم ضعوا الألعاب جانباً |
Cooperton'ın ekibine sızıp, yeni oyuncaklarıyla ne yapmayı planladığını bulman ve tüm operasyon gücünü kullanılamaz hale getirmen gerek. | Open Subtitles | و نحن بحاجة لك لتتسلل لمجموعة كوبرتون و معرفة ما يخطط للقيام به بإستخدام ألعابه الجديدة و تعطيل كل قدراتهم العملياتية |
Bırakın da büyük oyuncaklarıyla büyükler oynasın. | Open Subtitles | دع البالغين يلعبوا بألعاب الاطفال الكبار |
Hükümetin oyuncaklarıyla oynamayı bırakın, evinizde zaten bir sürü var. | Open Subtitles | توقف عن اللعب بألعاب الحكومة لديك العديد منهم |
Çocuk oyuncaklarıyla kendini çevreleyen bir yetişkin olarak, ben senin, bu yapay dünyayı tercih eden ruhunun bir kısmını temsil ediyorum. | Open Subtitles | ،كرجل بالغ والذي يحيط نفسه بألعاب الأطفال أنا أمثّل الجزء من نفسيتك الذي يفضّل العالم الاصطناعي |
1963'te, bir fırtına East London adlı küçük bir Güney Afrika kentindeki limanı yerle bir etti. Eric Merrifield, çocuklarının öküz kemiklerinden yapılan "dolos" adı verilen oyuncaklarıyla oynamasını izlerken bu dolos fikrini akıl etti. | TED | في عام 1963، وقعت عاصفة وصلت الميناء في مدينة صغيرة في جنوب أفريقيا تدعى لندن الشرقية، وبينما كان يراقب أطفاله يلعبون بألعاب مصنوعة من عظام الثيران تسمى دولوسي، جاءته فكرة هذا. |
Onlarla konuşmamız lazım. Star Wars oyuncaklarıyla oynamamız değil. | Open Subtitles | ينبغي علينا التحدّث إليهم وليس اللعب بألعاب "حرب النجوم" |
Bu ev Bay Doyce'un el yapımı oyuncaklarıyla dolu. | Open Subtitles | المنزل مليء بألعاب السيد "دويس". |
Ben çocuk oyuncaklarıyla hiç oynamadım. | Open Subtitles | -أنا لمْ ألعب بألعاب الأطفال . |
Koca adamların oyuncaklarıyla oynamasını seyretmek çok eğlenceli. | Open Subtitles | من الممتع بحق رؤية الرجال يلهون بألعابهم |
Neden çocukları oyuncaklarıyla bırakıp bir şeyler içmeye gitmiyoruz biz? | Open Subtitles | فلمَ لا ندع الأطفال يلعبوا بألعابهم ونذهب لمعاقرة الشراب؟ |
Evimde, yatak odamda, karımın uyuduğu ve çocuklarımın oyuncaklarıyla oynadığı yerde. | Open Subtitles | فى منزلى , فى غرفة نومى" حيث زوجتى نائمة "و اطفالى يلعبون بألعابهم |
Çocuklarıma, oyuncaklarıyla işleri bitince yerlerine koymalarını söylerim. | Open Subtitles | أنا أخبر أطفالي ، عندما تنتهون من ألعابكم ضعوا الألعاب جانباً |
O da oyuncaklarıyla oynamama izin veriyor. | Open Subtitles | و يدعني ألهو مع ألعابه |