| Göğüs duvarı paradoksal hareket yapmış ve hemopnömotoraks var. | Open Subtitles | حركة جدار صدره متناقضة و لديه استرواح صدري مدمى |
| Belki böyle bir durum içinde olmamız, paradoksal bir durum içinde, çok daha fazla bildiğimizi düşünmemiz ama bildiğimizin ne olduğu konusunda anlaşamıyor olmamız bir sürpriz değildir. | TED | ولهذا قد يكون من غير المستغرب بأننا في حالة، حالة متناقضة من التفكير بأننا نعرفُ أكثر من ذلك بكثير ولم نوافق بعد على ما نعرفه. |
| Sonuçlar paradoksal olurdu. | Open Subtitles | ولكانت النتائج متناقضة بالتأكيد |
| Bu esasen paradoksal bir durum. | Open Subtitles | لذا فإن هذا تناقضاً أساسياً. |
| Bunun paradoksal olduğunu doğrudur. | Open Subtitles | فمن الصحيح أن هنالك تناقضاً |
| paradoksal. | Open Subtitles | متناقضة |