Ama şimdilik o sadece parktaki bir ölü. | Open Subtitles | ولكن، حتى الآن، انها مجرد رجل ميت في الحديقة. |
Ben küçükken bisikletimle parktaki bir banka girmiştim ve iki parmağım yeniden dikildi. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة كنت أقود دراجتي واصطدمت بكرسي في الحديقة وكان عليّ إعادة تركيب اثنين من اصابعي |
Canavarın davranış analizi beni parktaki bir yere götürdü. | Open Subtitles | نمط جغرافي للمسخ وضعي على الطريق الصحيح في الحديقة |
parktaki bir hendeğin dibinde bir kadın neredeyse ölmüş bir halde bulunmuştu ve birkaç insan bir şekilde bu çocuklar tarafından rahatsız edilmiş veya zarar görmüştü. | Open Subtitles | إمرأة إنتهى بها الحال إلى قعر حفرة في المنتزة و هي على وشك الموت و مجموعة أخرى من الأشخاص تم التحرش بهم أو تعرضوا للإيذاء بطريقة ما من قبل هؤلاء الأولاد |
parktaki bir adam babamı tongaya getirdi. | Open Subtitles | ابي تعرض للاحتيال من رجل في المنتزة |
Bunu parktaki bir kütüğün üstüne buldum. | Open Subtitles | حصلت عليها من اعقاب السجائر في الحديقة |
Onu aradım ve parktaki bir toplantı ile ilgili ona bir şey söyledim. | Open Subtitles | وإتصلت به لأخبره عن لقاء في الحديقة |
Yakışıklı onu vurmamış olsa bile, parktaki bir banka ölüme terk etti. | Open Subtitles | وحتى لو لم يكن (هاندسم) فعل ذلك فقد تركه على مقعد في الحديقة ينزف حتى الموت |
parktaki bir çocuk işte. | Open Subtitles | بعض الاطفال في الحديقة |