Annemin evindekilerin de böyle parlamasını isterdim. | Open Subtitles | أتمنى لو أن الذي في بيت أمي يتوهج في الظلام |
İçeri enjekte edilmiş flüorışımalı boya bağırsaktaki canlı kısımların parlamasını sağlıyor. | Open Subtitles | حقن صبغة الفلوروسين... يجعل أي جزء قابل للحياة من الأمعاء يتوهج. |
Hidrojeni 10 milyon dereceye kadar ısıtırsanız yıldızların parlamasını sağlayan bir enerji çıkmaya başlar ve evrene ışık ve sıcaklık verir. | Open Subtitles | سخن الهيدروجين إلى حوالي عشرة ملايين درجة مئوية وسيبدأ بانتاج الطاقة التي تجعل النجوم تشع . و تمد الكون بالضوء والدفء |
AP, herkes karısının ay gibi parlamasını ister. | Open Subtitles | آبي كل رجل يحب أن تكون زوجة تشع كالقمر |
Moleküle belli bir seviyede enerji verirsen elektronlar, mineralin parlamasını sağlar. | Open Subtitles | عندما يتم قصف الجزئ بطاقة عند مستوى محدد الالكترونات تُثار وتجعل المعدن يلمع |
Olma mı? Saçımın buz üstünde Orion kuşağı gibi parlamasını sağlıyor. | Open Subtitles | اراهن على مؤخرتك انه يعمل يجعل شعري يلمع مثل الشمس على الجليد |
Mary güneşin parlamasını sağlar Yapma. | Open Subtitles | - ماري تجعل الشمس مشرقة و لامعة |
Boya tümörün parlamasını sağlayacak. Böylece tümörün nerede bittiğini ve beynin nerede başladığını görebileceğiz. | Open Subtitles | يجعل الورم يتوهج فيُمكننا التمييز بين الورم والمخ |
Suçlu temizlemeye çalışmış olsa bile kandaki demir kimyasalın parlamasını sağlar. | Open Subtitles | حتى لو قام المجرم بمسحه الحديد في الدم يجعله يتوهج |
Çünkü işin gerçeği, bir şeyin parlamasını sağlamak için bol miktarda kristal gerekir. | Open Subtitles | لأن الحقيقة هي، يأخد الأمر الكثير من الألماسات لجعل شيء ما يلمع. |
Mary güneşin parlamasını sağlar | Open Subtitles | ماري تجعل الشمس مشرقة و لامعة |