patlamış mısırın işi orada başlar. Kulaklarını tıkamak için alırsın. | Open Subtitles | هنا بدأت أعمال الفشار تشتري لنفسك كيسا وتجعله سدادة لآذانك. |
Aynı zamanda patlamış mısırın içinden örümcek çıktı. | Open Subtitles | أضف إلى ذلك، لقد كان هناك عنكبوت في الفشار. |
Bilmiyorum, bayım. patlamış mısırın yanında geliyor. | Open Subtitles | لا أعلم سيدي، فهو عرض يقدم برفقة الفشار |
Bu patlamış mısırın parasını ben verdim, ben de yemeliyim haliyle. | Open Subtitles | لقد دفعت ثمن هذا الفوشار وسوف آكله |
Sen uyurken, patlamış mısırın yerleştirilmesi! | Open Subtitles | إدخال حبّة الفوشار و أنت نائم. |
Yani iblislere karşı olan tuzlardan mı, yoksa yanlışIıkla patlamış mısırın tuzu mu dökülmüş? | Open Subtitles | أنتتعني,مثل , ملح للجماية ضد الأشرار أو " رباه , لقد أوقعت الفشار"؟ من الواضح أنها حلقة |
Annem sürekli, patlamış mısırın içine bir tane tereyağı dök diyordu ama ben üç tane döktüm çünkü midem bulanmaz sandım! | Open Subtitles | أمي دائما تقول لي ضعي ملعقة واحدة فقط من الزبدة على الفشار, لكنني وضعت ثلاث ملاعق ! |
- Üzgünüm, patlamış mısırın taş gibiydi, Baxter'ın emo kurgu filmi de sanatsal değildi. | Open Subtitles | ـ آسف، أن الفشار الخاص بكِ ووهم مشاعر (باكستر) ليس فناً. |
patlamış mısırın yanında olmalı. | Open Subtitles | مثل الفشار |