| Hastalarımdan biri, Paxton cinayetini araştıran bir Scotland Yard müfettişi idi. | Open Subtitles | أحد مرضاى كان محققا فى اسكتلانديارد يحقق فى قضية مقتل باكستون |
| Şeref konuğumuz ünlü ressam Martha Paxton'a hoş geldin diyelim. | Open Subtitles | دعونا نرحب جميعنا بضيفة شرف الليلة بالفنانة ذائعة الصيت,مارثا باكستون |
| Burası da hava kuvvetlerinden Paxton denen herifi bulduğumuz yer. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذي وجد فيه ضابط القوات الجويه باكستون |
| Kim olduğu önemli değil. Kendisi Seattle'lı Martha Paxton. | Open Subtitles | وليس مهما انت تعرفوا من هي حسنا,انها الرائدة مارثا باكستون |
| Ben Martha Paxton. Elbette, başka kim olabilirdiniz ki? | Open Subtitles | ـ انا مارثا باكستون ـ بالتاكيد ومن يمكنك ان تكوني عداها |
| Onu gördüğüm anda beğendim. Martha Paxton'ın olduğunu bilmeden önce beğendim. | Open Subtitles | ولقد اعجبتني اللوحة قبل ان اعرف من هي مارثا باكستون,وبصراحة |
| - Hayır, hayır. Teşekkürler. Sorunuma geri dönersek, geçenlerde Martha Paxton'un da katıldığı küçük fakat zarif bir davet verdim. | Open Subtitles | لا,شكرا, في الواقع لقد اقمت حفلة انيقة البارحة وكانت مارثا باكستون حاضرة فيها |
| Anlıyorum. Bu kötü ruh halini sahte Paxton'u geri vermeyi başaramamana mı bağlamalıyız? | Open Subtitles | هل معنى سلوكك العدائي هذا انك لم تستطع اعادة لوحة باكستون المزيفة؟ |
| Bir başka deyişle Bay Paxton, Bayan Paxton ve siz bu sorundan kurtulmuş olacaksınız. | Open Subtitles | بعبارة أخرى, سيد باكستون, أعتقد أنك خارج بيت الكلب مع السيد باكستون |
| Kaçarsan, Paxton'ı öldürür. Burada olmasa bile, Nam'da yapar bunu. | Open Subtitles | أنت أركض , سيقتل باكستون إذا لم يقتله هنا , إذا بالتأكيد في فيتنام |
| — Paxton, düşen helikopter, kaza yerinde gördüğüm gümüş kutular. | Open Subtitles | باكستون الهيلوكوبتر المحطمه , وهذا الصندوق الفضي الذي شاهدته في مكان الحطام |
| Paxton ve haydut arabası benim kök salmak istediğim yere park edilmişlerdi. | Open Subtitles | "باكستون" و سيارة "بانديت" يركنون بالمعرض بينما أنا انوي زرع بعض الجذور |
| Vista Vierra, 1818 numarada Flint Garber var, ve bir de Maude Paxton... | Open Subtitles | وعندي فلنت غاربر في 1818 فيستا فييرا ومود باكستون .. |
| İki oda arkadaşı; Flint Farber ve Maude Paxton... İkisi de temiz. | Open Subtitles | سجلات رفيقي السكن فلنت غاربر ومود باكستون سليمة |
| Flint Garber ve Maude Paxton Johnny Hazlit'in çocuklarıdır. | Open Subtitles | فلنت غاربر ومود باكستون كانا أولاد جوني هازلت |
| Evet, merhaba Bayan Paxton. Sizi beklettiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | انسة باكستون اسف لابقائك في الانتظار |
| Martha Paxton bunun bir Paxton resmi olmadığını söylüyor! | Open Subtitles | ولكن مارثا باكستون قالت انها ليست لها |
| Yıkılmış durumda. Maris'e o ve Barclay Paxton'la Hayvan Yetiştiricileri Kupası'nda karşılaştığımızı anlatıyorduk. | Open Subtitles | محطمون , كنا نقول هذا لها أيضاً " " عندما مررنا بها في " بارتلي باكستون " في بطولة " بريفرز |
| Başka bir deyişle, seni, Er Paxton. | Open Subtitles | بكلمات أخرى, أنت الجندي باكستون |
| Batıya giden 210 numaralı otobanın Paxton'a yakın bölümündeler! | Open Subtitles | طريق 210 غرباً نقترب من باكستون |