ويكيبيديا

    "pazardaki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • في السوق
        
    Kasap, çocuğun pazardaki herkesi öldürmeye niyetli olduğunu anlayınca bıçağı elinden almaya çalışmış. Open Subtitles الجزار حاول الحصول على السكين في البدء تمني قتل كل من في السوق
    pazardaki neredeyse en gelişmiş nörolojik görüntüleme tekniği. TED إنها بالكاد تقنية التصوير العصبي الأكثر تطوراً في السوق.
    Ve bu sadece bizim pazardaki güvenimizi sarsmamakta, aynı zamanda toplumdaki güvenimizi de sarsmaktadır. TED هذا الأمر لن يقلص ثقتنا في السوق فحسب بل في المجتمع ككل
    Ama doğu Avrupalılar için, bütün bu pazardaki tüketici ürünlerinin elverişliliği bir sel gibi. TED ولكن للاوروبين الشرقين توفر الخيارات الهائل المفاجىء في السوق كان صادماً
    Öyle ki, eğer maymunların sayılarına bakarsanız, aynı pazardaki maymundan mı insandan mı geldiğini söyleyemezsiniz. TED بدرجة كبيرة، لو أنكم رأيتم احصاءات تسوق القردة، لما أمكنكم تمييز ما إذا كانت أتت من قرد أو إنسان يتسوق في السوق نفسه.
    pazardaki kadınlar gibi dedikodu yapmayalım. Open Subtitles دعونا لا القيل والقال مثل الخادمات في السوق.
    Bu Adem ve Havva kadar eski bir bir dürtüden kaynaklanmaktadır. Daha fazla para için açgözlülük, pazardaki yerini ve bunun getirdiği faydaları kaybetme korkusu. TED دافعٌ في النفس البشرية قديم منذ الأزل: وهو الطمع لمزيد من الأموال، الخوف من فقدان مكانتك في السوق وكل ما تجنيه لك من منافع.
    Bu nedenle şunda emin olmaya çabalıyoruz; Biz hiçbir zaman verinin, pazardaki para birimi olarak ve rekabet için gerçek bir engel olabilen servet olarak çalışması gerçeğini küçümsemedik. TED لذا نحاول التأكد من أنه لن يتم تهوين قضية التعامل مع بيانات الناس في السوق ، كما يتم التعامل بالنقود و كمكسب يمثل عائقاً للوصول لمنافسة حقيقية
    İşte oradalar. pazardaki adamlar. Open Subtitles ها هم نفس الرجال الذين كانوا في السوق
    pazardaki en pahalı puro kutusu 700 papel. Open Subtitles أغلى سيجار في السوق... ـ700 دولار كدليل على الشراء.
    Yani şu anda pazardaki tek ortadan dışarıya doğru şirketi biziz. Open Subtitles ... الذي يعني انا الشركة الوسيطة الوحيدة في السوق حاليا
    Vladimir'le iletişim kurduğumda pazardaki nükleer madde söylentilerinden bahsedeceğim. Open Subtitles ،(بمجرد أن أقوم بالإتصال مع (فلاديمير سأقول له بأني سمعت إشاعات عن سلاح نووي في السوق
    Marguerite, pazardaki mısır var ya? Open Subtitles (مارغريت)! أنتِ تعلمي الذرة الحلوة في السوق ؟ أجل.
    Eğer partnere üzüm verirseniz -- başlıklı maymunlarımın yemek tercihleri pazardaki yemek fiyatlarıyla bire bir örtüşüyor -- onlara daha iyi bir yemek olan üzüm verirseniz, aralarında eşitsizlik yaratıyorsunuz. TED الآن، إن أعطيت الشريكين عنبا -- تفضيلات الغذاء لدا سعادين الكبوشي لدي مرتبطة مباشرة بالأسعار في السوق الممتاز -- وبالتالي إن أعطيتهم عنبا -- طعام أفضل بكثير -- تخلق بذلك نوعا من عدم المساواة فيما بينهم.
    - pazardaki bütün ilaçlar da öyle. Open Subtitles وكذلك كلّ دواء في السوق."
    pazardaki çocuksun. Evet Open Subtitles -أنتَ تعمل في السوق
    pazardaki bir boşluğu mu doldurdunuz? Open Subtitles أنت "ملأ حفرة في السوق
    (Gülüşmeler) (Alkış) Büyük içerik pazarlarının tarihsel normlar birlikte yükseldiğinden korsanın önlendiği ek bir büyüme değil, fakat telif hakları matematiği bize tarihsel normları olmayan bir pazardaki 90'larda var olmayan öngörülen büyümeyi önlemiş olması gerektiğini söylüyor. TED (ضحك) (تصفيق) منذ أن تنامى المحتوى الكبير للأسواق بالتوافق مع المعايير التاريخية فإن القرصنة لم تمنع هذا النمو الاضافي لكن حساب حقوق النشر يخبرنا انه لابد أن يكون هناك نمو حتمي في السوق بدون معايير تاريخية أي لم يكن موجوداً في التسعينيات

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد