| Hangi malı almak için Pazarlık yapmaya geldiğini biliyor musun? | Open Subtitles | هل تعرف حتى ما هى البضاعه التى أرسلت للتفاوض عليها؟ |
| Bebek, Pazarlık yapmaya hazırım. | Open Subtitles | دمية بيبي، تركني فقط رأي انا راغب للتفاوض. |
| Pazarlıkçı. Sizinle Pazarlık yapmaya yetkili kişiyim. | Open Subtitles | أنا المفاوض أنا المُخول للتفاوض معكم |
| Hatta Pazarlık yapmaya ve teklifi artırmaya da oldukça hevesliydi. | Open Subtitles | حتى إنه كان مستعداً لمفاوضة نفسه ورفع العرض. |
| Sen sivillere askeri seçeneklerden bahsederken ve teröristlerle Pazarlık yapmaya hazır olduğumuzu söylerken hatta bir tanığın olması hata mıydı yani? | Open Subtitles | لم يكن يجب أن يكون هناك أي شهود على نقاشك خيارات عسكرية مع مواطنين مدنيين، أو تلميحك إلى أننا مستعدين لمفاوضة إرهابيين، |
| Evet, adım Dominick, Pazarlık yapmaya geldim. | Open Subtitles | نعم، أنا دومينيك، لقد جئت للتفاوض. |
| Onun adına Pazarlık yapmaya yetkim var. | Open Subtitles | انا مخول للتفاوض نيابة عنه |
| Theon'u babasıyla Pazarlık yapmaya göndermemem için bana yalvardın ama seni dinlemedim. | Open Subtitles | (لقد توسلتِ إلي ألا أرسل (ثيون للتفاوض مع والده وأنكرت نصيحتك . |
| Buraya Pazarlık yapmaya gelmedik! | Open Subtitles | -نحن لسنا هنا للتفاوض |
| Pazarlık yapmaya geldim. | Open Subtitles | جئت للتفاوض. |
| Pazarlık yapmaya geldim. | Open Subtitles | جئت للتفاوض. |