ve eğer hidrojeni de buna dahil etmeye başlar isek ithalattan hızlıca kurtulabilir ve 2040 larda petrolden tamamen kurtulabiliriz | TED | و اذا بدأنا باضافة القليل من الهايدروجين هناك، سنتخلص سريعا من الواردات و بصورة كاملة من النفط بحلول عام 2040 |
Plastiği de daha ücra yerlere gidip daha derin kuyular kazarak çıkardığımız petrolden elde ediyoruz. | TED | والبلاستيك الذي نحصل عليه من النفط والذي يجعلنا نذهب إلى أماكن بعيدة جدا ونحفر آبار عميقة جدا لاستخراجه |
Bu sizin petrolden üreteceğiniz malzemenin aynısıdır. | TED | هذه هي نفس المواد التي تحصل عليها من النفط |
petrolden iyi para kazanıyorlarken, kendilerine büyük şirket binaları yaptırdılar. | Open Subtitles | حينما كان سعر البترول مرتفعاً قاموا ببناء كلّ تلك المكاتب |
Bu epinefrini fabrikada ham petrolden elde ettiğimiz daha küçük molekülleri birbirine bağlayarak yaptık. | TED | نحن نصنع هذا الإبينفرين في مصنع بواسطة خياطة الجزيئات الأصغر التي تأتي غالبًا من البترول. |
Diğer sanayiler arasında, petrolden uzakta, endüstriyel bir büyük güç olmak istiyorlar. | TED | إذاً انهم يريدون الظهور كقوة صناعية عبر الصناعات -- بعيدا عن النفط. |
İnsanlık ham petrolden nükleer reaktöre kadar herşeyi satın alıyordu. | TED | الإنسانية كانت تشتري كل شيء من النفط الخام إلى المفاعلات النووية. |
Ayrıca keşfettiğimiz petrolden elde ettiğimiz enerji miktarının azaldığı gerçeği de var. | TED | هناك أيضا حقيقة أن كمية الطاقة التي نُنتجها من النفط الذي نكتشفه في تناقص. |
petrolden çok daha emniyetli. Kaçak olması durumuna karşı. | Open Subtitles | إنها أكثر أماناَ من النفط في حالة وجود أية تسربات |
Ailende, orada olduğunu söylediğin petrolden haberi olan başkası var mı? | Open Subtitles | أيعلم أحد بعائلتك عن النفط الذي تدّعي وجوده؟ |
petrolden elde edilen kar bir fonda toplanacak. | Open Subtitles | يعني مستمدة من أرباح النفط سيتم تعيين جانباً للتمويل |
Babasının petrolden kazandığı para. Her iki konuda da onu vasıflı kılan bu. | Open Subtitles | جليًّا أنّ أموال النفط الخاصة بوالدة تؤهله لشغل الوظيفتين |
Sovyetler Birliği çöktükten sonra petrolden milyarlar kazandı. | Open Subtitles | لقد كسب المليارات من النفط بعد سقوط الاتحاد السوفياتي |
Önceleri bütçemizi petrolden kazandığımıza göre ayarlıyorduk çünkü petrol ekonomideki en büyük, en çok kar getiren sektördü: Gelirlerimizin %70'ini petrolden sağlıyoruz. | TED | سابقاً كانت الميزانية تعتمد فقط على ما يجلبه النفط، لأن النفط هو أكبر وأكثر القطاعات التي تجلب مدخول في الاقتصاد : 70 بالمائة من الايرادات تأتي من النفط. |
Düşmandan satın aldığımız petrolden paçamızı kurtarmalıyız. | TED | علينا أن نتوقف عن شراء النفط من العدو. |
petrolden yüzde 25 daha temiz. | TED | إنه أنظف ب25 في المئة من النفط. |
Bir sonraki dünyayı kurtarma oyunu için petrolden daha önemli büyük bir problemi hedeflemeye karar verdik. | TED | في اللعبة التالية لإنقاذ العالم، قررنا رفع الأهداف، لمشاكل أكبر من البترول. |
Ama bu maddeler tarımsal yan ürünlerden yetişiyor, petrolden değil. | TED | لكن هذه المواد تنموا من المخلفات الزراعية، وليس البترول. |
Birkac yil icinde, petrolden daha kiymetli olacak. | Open Subtitles | بعد بضع سنوات, سيصبح أكبر قيمة من البترول. |
Ki petrolden gelir elde edebilisin. Petrolü Türkiye, Suriye, diğer ülkeler ve Irak'ın kendisi üzerinden ihraç etmek zorunda. | TED | إذا كانت تريد أن تربح من البترول في أراضيها لابد لها من تصديره إلي تركيا أو سوريا , ودول أخري , والعراق نفسها . |
petrolden konuşarak bizi sıkamazsınız. Eğlenmeye geldik buraya. | Open Subtitles | لا يجوز لكم أن تضجرونا بالكلام الخاص بالنفط إنني هنا لأستمتع |