Üniversiteye hazırlık programı kapsamında, Philadelphia'daki Ulusal Gençlik Toplantısı'na katılmıştım. | TED | خلال برنامج إعدادي في الجامعة كنت عضوا في المجلس الوطني للشباب في فيلاديلفيا. |
Bu Philadelphia'daki delegelerimizi bağımsızlığa evet demeye zorlamaz mı? | Open Subtitles | أليس قوةِ مندوبينا في فيلاديلفيا سَتُصوّتُ لصالح إستقلالَ؟ |
Hey.Kısa bir süre önce... Ben de seni düşünüyordum. Philadelphia'daki Temple Universitesini bıraktım ... | Open Subtitles | منذ وقت ليس ببعيد كنت في كنيسة الجامعة في فيلاديلفيا |
Philadelphia'daki Model Birleşmiş Milletler'deydik. Ben Bayan Danimarka'ydım. O da Bay Yunanistan. | Open Subtitles | كان الأمر في منافسة الأكاديمية في فيلادلفيا كنتِ الدنمارك وهو كان اليونان |
Tıpkı Philadelphia'daki o büyük siyasi kongreler gibi. | Open Subtitles | تقريبا يبدو احد هذه المؤتمرات السياسية الكبرى في فيلادلفيا |
Bugün, kurulmasına yardım ettiğim Philadelphia'daki şirketin toplu telefon görüşmesi var. | Open Subtitles | لدي اجتماع لهذا اليوم مع شركة في فيلي اساعد في بدايتها |
23 Şubat 1991'de, 1973'de inşa edilmiş olan, Philadelphia'daki 38 katlı bir gökdelen 19 saatten daha fazla bir süre yandı ve yangın 8 kata sıçradı. | Open Subtitles | فى 23 فبراير 1991, ناطحة سحاب من 38 طابقِ فى فيلاديلفيا, بنيت فى 1973 إحترقت لأكثر من 19 ساعة وإنتشرت النيران فى أكثر من 8 طوابق و لم تنهار |
Philadelphia'daki ölümleri durdurabilir miydin? | Open Subtitles | كنت تستطيع منع القتل الذى حدث فى فيلادلفيا |
Guginos burası. Philadelphia'daki en iyi restoran olmanız lazım. | Open Subtitles | أنت يُفترض بأنهم كُنْتَ الألطف مطعم في فيلاديلفيا. |
Philadelphia'daki projemiz gibi pek çok seminere davet ediliyoruz. Örneğin Curaçao'da... Şu anda Haiti'de dev bir proje planlıyoruz. | TED | مثل المشروع الذي قمنا به في فيلاديلفيا دعينا إلى ورشات عمل، على سبيل المثال في كوراساو، وحاليًا نخطط لمشروع ضخم في هاييتي. |
Philadelphia'daki en iyi restoran. | Open Subtitles | نعم، حَسناً، هو Gugino، أنت إعرفْ، أفضل مطعمِ في فيلاديلفيا. |
İşte ben, ortalama, hesabını ödeyen bir müşteriyim ve Philadelphia'daki en sakat sandalyede oturuyorum. | Open Subtitles | هنا أَنا , a نظامي , a دافع تام الزبون، وأَجْلسُ بالمطبخِ على الكرسي المتحرّك في فيلاديلفيا. |
Philadelphia'daki iş ortaklarımız bugün teslimat bekliyor. | Open Subtitles | شركائنا في "فيلاديلفيا". يتوقعون طلبيتهم اليوم. |
Hatta General Clinton ve Philadelphia'daki General Howe'a bile mektup yazmayı denedim. | Open Subtitles | أنا حتى حاولتُ أن أكتب (للجنرال (كلينتون (و الجنرال (هاوي) في (فيلاديلفيا |
Philadelphia'daki Tom Hanks'e bak. Adam Oscar kazandı. | Open Subtitles | انظر لـ(توم هانكس)، في (فيلاديلفيا) حاز على أوسكار |
Yani Philadelphia'daki herhangi bir yeraltı sokak dövüşünde tonlarca teknik bulabilirsiniz. | Open Subtitles | اعني، ايّ قتال تحت الشوراع في "فيلادلفيا" تجد العديد من التكنيك |
Kurye bunları almaya gelecek ve Philadelphia'daki bu adrese getirmesi lazım. | Open Subtitles | شخص مرسول سوف ياتي لياخذ هذه الاغراض, واريدها ان تذهب لهذا العنوان في فيلادلفيا, حسنا؟ |
Annenle tanıştığımda, Philadelphia'daki en iyi bambu mobilyayı ben yapardım. | Open Subtitles | لما لاقيت أمك كنت أستطيع ... صنعكرسيمنالقش أحسن من أي رجل آخر في فيلادلفيا ... |
Kuzey Philadelphia'daki eski tren hattında bir istasyondu. | Open Subtitles | يَتعقّبُ القطارُ القديمُ في فيلي شمالية. |
"Philadelphia'daki bütün barları da göz önünde bulundurarak, çok rahatlıkla açıklayabilirim ki Paddy's Pub açık ara Philly'deki en kötü bar". | Open Subtitles | "لقد قيّمت كل ملهي في(فيلادلفيا)" "وهاأنا أعلنها رسمياً ملهي"بادي"هو الأسوء في(فيلي)" |
Öyleyse Philadelphia'daki endüstriyel emlakların satış bedellerini bu şirket tarafından yapıIan alımlarla karşılaştır. | Open Subtitles | اذاً، صلي اسعار البيع للأملاك الصناعية التي بيعت في (فيلي) مع المشتريات التي حدثت من قبل شركته |
Amcam, Philadelphia'daki toplantıyı havaya uçurmak istiyor. | Open Subtitles | عمى يخطط لتدمير التجمع فى فيلاديلفيا |
Ve son olarak da Philadelphia'daki vahşetle ilgili. | Open Subtitles | واخيرا العنف الذى حدث فى فيلادلفيا |