Frank her zaman maceracıydı -- O, Norman Rockwell'in resimlerinden çıkmış gibi görünür. pişmanlıktan da hoşlanmaz. | TED | فرانك لطالما كان مغامراً يبدو كأنه من لوحات نورمان روكويل ولايحب الندم |
Kırık bacaklarla bulunduğunda, onun pişmanlıktan kafayı yiyeceğini düşünmüştüm. | Open Subtitles | عندما عثر عليها و ساقاها مكسورتان أعتقدت أن الندم سيفقده صوابه |
pişmanlıktan öldürme arzusuna gelene kadar pek çok duygu yaşayacak. | Open Subtitles | لدينا الوقت حتى يتخطى مرحلة الندم إلى الرغبة في القتل مرة أخرى سيمر المجرم بسلسلة من المشاعر |
Üzüntü ve pişmanlıktan oluşan bir cehennem hayatı yaşadığımı görüyor musun? Sen olmadan hayatımın anlamı yok. | Open Subtitles | انا اعيش في جحيم من الندم والحزن؟ حياتي ليس لها معنى من دونك |
Ve o anda sana pişmanlıktan kaynaklanmayan bir bakış attı. | Open Subtitles | وفي تلك اللحظة، رمقك بنظرة لا تشير سوى إلى أقل من الندم |
Tedbir almak pişmanlıktan iyidir. | Open Subtitles | و لكن الحرص أفضل من الندم |
Bana pişmanlıktan söz etme. | Open Subtitles | لا تُكلمني عن الندم. |
Sen pişmanlıktan bahsediyorsun. | Open Subtitles | أنت تتحدثين عن الندم |
Ama siz Bay Bingley,bu pişmanlıktan kurtulmalısınız. | Open Subtitles | ولكن بالنسبة لك, سيد (بينغلي), يجب عليك التحرر من هذا الندم |
pişmanlıktan daha kötüsü yoktur. | Open Subtitles | لا شيء أسوأ من الندم |
pişmanlıktan bahseden kim? | Open Subtitles | من قال أي شيء عن الندم ؟ |
pişmanlıktan daha elem verici bir acı daha yok. | Open Subtitles | لا ألمَ أعظم مِن الندم |
Bende pişmanlıktan başka şey yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء غير الندم بداخلي. |
Thea Merlyn'i teslim etti. Sen de onu bu kararın getirdiği pişmanlıktan kurtarmaya çalışıyorsun. | Open Subtitles | إذًا (ثيا) سلّمت (ميرلن)، وتود إنقاذها من الندم على هذا القرار. |
pişmanlıktan başka bir şey biriktirmedim. | Open Subtitles | كلّ ما لدي هو الكثير من الندم |
- Yok, Krampus pişmanlıktan beslenir. | Open Subtitles | -لا ، يتغذى كرامباس من الندم |
Madem konu pişmanlıktan açıldı. | Open Subtitles | --بما أننا نتحدث عن الندم |
pişmanlıktan? | Open Subtitles | بسبب الندم ؟ |