Sürekli değişmeliyiz çünkü pirinçten yapılmadık. Bunun üstünde düşün. | Open Subtitles | يجب علينا أن نظل نتغير.لأننا لسنا مصنوعون من النحاس.فكر في هذا القول ملياً |
Kafatasının ön bölümündeki yaralar kurbanın kafasını pirinçten yapıIma bir yere çarptığını gösteriyor. | Open Subtitles | والضرر على العظم الجبهي يُشير إلى أنّه ضرب جبهته بنوع من النحاس الأصفر الناشز أثناء سقوطه. |
Kömür karası gözleri pirinçten yapılmış gibiydi. | Open Subtitles | انه اسود قاتم مثل الفحم ,ومصنوع من النحاس الاصفر |
Ama bugün Yang'ın kafasında pirinçten daha önemli şeyler var. | Open Subtitles | ولكن، حصاد الأرز ليس هو ما يشغل بال السيد يانج |
Şimdi Japonya olan bölgede, insanlar pirinçten sake yaptılar. | TED | وفي المنطقة التي هي الآن اليابان، صنع البشر الساكي من الأرز. |
Mae, pirinçten tahtına oturmuş, o zevksiz arabayla anacaddeden geçerken... gülümseyerek herkese selam veriyor ve bütün serserilere öpücük dağıtıyordu. | Open Subtitles | و هى تجلس على عرش نحاسى و تركب بابتذال و تطفو عبر شارع مينز تبتسم و تنحنى و تنثر القبلات لكل الحثالة الواقفون فى الشارع |
- Merak etme, onlar pirinçten yapılmıştır. | Open Subtitles | مهلاً، لا تقلق بشأنهما. إنهما مصنوعتا من النحاس. |
"Eğer insan veya meleklerin diliyle konuşuyorsam, ve aslında sevgim yoksa ses çıkaran bir pirinçten veya çınlayan bir zilden farkım yok demektir." | Open Subtitles | "إذا تكلمت بألسنة البشر والملائكة بدون الحب، أصبح كصدى الصوت، أو رنين النحاس" |
Şimdi, bu Uzatma pirinçten yapılmış. | Open Subtitles | الآن هذا الجسر مصنوع من النحاس الأصفر. |
Üniformanın düğmeleri pirinçten, bunları Cintas üniforma firması tedarik eder, ve bu şirket bu düğmeleri insani bazı nedenlerden dolayı, | Open Subtitles | ازرار "زيك" مصنوعة من النحاس وقد توقفت الشركة اصداره هكذا نوع |
İpek gömlekler pirinçten kayıyor. | Open Subtitles | الملابس الحريرية تنزلق من على النحاس |
Muhtemelen pirinçten yapılanı olmazdı. Muhtemelen odundan ya da kağıttan yapılanı olurdu. Bu bilgisayarların çoğu taşınabilirdi ve cebinde taşıyabiliyordun. | TED | ربما لم يكن يملك واحداً مصنوعاً من النحاس إنما واحداً مصنوعاً من الخشب أو الورق .. وقد كانت النماذج الأولى لهذا الكمبيوتر الأول يمكن حملها وكانوا يضعونها في " جيوبهم " الخلفية |
Dayanıklı pirinçten, Lorenzo. | Open Subtitles | من النحاس الصلب يا لورينزو |
Sana mektup yazacağım pirinçten yapılma kağıt ve soya kalemiyle. | Open Subtitles | حسناً ، سأبعث برسائل إليك بورق مصنوع من الأرز وقلم من الصويا |
- ...fasulye ve pirinçten çok daha iyi olacak yani. | Open Subtitles | افضل بكثير من الموز و الأرز الذي تناولناه مؤخرا |
pirinçten sorumlu olanlar hazine muhafızlarından daha güçlü. | Open Subtitles | المسئولون عن الأرز في هذه الأيام أقوى من المسئولين عن الخزانة! |
pirinçten sorumlu olanlar hazine muhafızlarından daha güçlü. | Open Subtitles | المسئولون عن الأرز في هذه الأيام أقوى من المسئولين عن الخزانة! |
Bu şerefsizlerin elinde bir mitralyöz ve Çin'deki pirinçten daha fazla mermi vardı. | Open Subtitles | يمتلكون رشّاشاً آلياً، ورصاصاً يفوق محاصيل الأرز في "الصين". |
Mae, pirinçten tahtına oturmuş, o zevksiz arabayla anacaddeden geçerken... gülümseyerek herkese selam veriyor ve bütün serserilere öpücük dağıtıyordu. | Open Subtitles | و هى تجلس على عرش نحاسى و تركب بابتذال و تطفو عبر شارع مينز تبتسم و تنحنى و تنثر القبلات لكل الحثالة الواقفون فى الشارع |
Kral, Levye'ye hakiki pirinçten bir teleskop Kraliçe de Fuegia'ya en iyi şapkalarından birini hediye etmiş. | Open Subtitles | أعطى الملك لجيمى تلسكوب نحاسى أصيل والملكة أعطت فويجا واحدة من أفضل قبعاتها لتحتفظ بها الى لأبد |