Sonrasında şehirde dolaşmaya çıkacağım, dükkan sahiplerinden program için biraz reklam almaya çaılışacağım. | Open Subtitles | سأتجول في البلدة لاحقاً و أحاول إقناع أصحاب المتاجر بشراء بعض الإعلانات للبرنامج |
program için potansiyel aday mısınız diye görmekte kullandığımız bir şey. | Open Subtitles | انه شيء اعتدنا على رؤيته أذا كنتي من المحتمل مرشحه للبرنامج |
Konserin kendisi de program için büyük reklam olur zaten. | Open Subtitles | والحفلة نفسها من الممكن أن تكون دعاية للبرنامج |
Yaklaşık 40 yıl geçtikten sonra, bu bina yeni ilerici bir program için nasıl genişleyebilir? | TED | وبعد قرابة الأربعة عقود، كيف سيتم توسيع هذا المبنى لبرنامج تقدمي جديد؟ |
H a y a l e t. Bu arka planda çalışan bir program için kullanılan teknik bir terimdir. Bütün bilgisayarlarda olduğu gibi John Henry'de de onlardan var. | Open Subtitles | إنه تعبير تقني لبرنامج يعمل في الخلفيّة، لدي كلّ الحاسبات التي تشبه (جون هنري) |
Şimdi o kadar emeğime rağmen, beni başka bir program için terk mi edeceksin? | Open Subtitles | والآن خسارتي، ماذا، ستتخلى عني من أجل برنامج آخر؟ |
Korsan program için, korsan sinyal. Hayli zekice, değil mi? | Open Subtitles | إشارة مُقرصنة من أجل برنامج مُقرصن |
Evet, bunların hepsi program için çok iyi şeyler ama ben şu anda senin için endişeleniyorum. | Open Subtitles | ،أجل، حسناً، هذه أمور رائعة من أجل البرنامج لكنني قلقة عليكِ الآن |
Peki kullandığın program için yaptığın tahminler neler? | Open Subtitles | لذا , ما جعل الافتراضات نحن للبرنامج الذي تقوم بتشغيله؟ |
Plan şu; program için parayı biz koyacağız yayın kuruluşlarını tümüyle atlayıp kendi yayın grubumuzu oluşturacağız. | Open Subtitles | الفكرة هي أنّنا ندفع للبرنامج ،ونسوقه بأنفسنا متجاوزين الشبكات بشكل تام |
Bu makale, müze sergisi ve program için para demekti. | Open Subtitles | نوع جديد. أقصد، هذه مقالات، هذه معروضات في المتحف، هذا مال للبرنامج. |
Bunun da program için iyi bir yön olacağını düşünüyorlar. | Open Subtitles | ويعتقدون أنه سيكون اتجاهاً رائعاً للبرنامج |
Bu makale, müze sergisi ve program için para demekti. | Open Subtitles | نوع جديد. أقصد، هذه مقالات، هذه معروضات في المتحف، هذا مال للبرنامج. |
Bilirsin doktor diyor ki her hasta program için büyük öneme sahip. | Open Subtitles | أتعلم، يقول الدكتور أن كل مريض يعتبر عنصر مهم جداً للبرنامج. |
Sadece program için görüşmesi olanlar sunuma kabul ediliyor. | Open Subtitles | الأشخاص الوحيدين المسموح لهم بالمشـــــاركة في العرض أتوا لتُجرى معهم مقابلة للبرنامج. |
Carrion adındaki bir program için yazdığın kodu bulmamı istediler. | Open Subtitles | طلبوا من ايجاد رمز (لبرنامج كتبته يدعى (كاريون |
Bu geceki program için heyecanlı. | Open Subtitles | إنها متشوقة لبرنامج الليلة |
Bilge Adam denen bir program için adam topluyordum. | Open Subtitles | منت مجندة لصالح أناس من أجل (برنامج يدعى (وايزمان |
Hayır, hayır. Bunlar yeni program için önerilerim. | Open Subtitles | لا، هذه توصياتي من أجل البرنامج الجديد |