Genellikle gelişigüzel tasarlanmış bir prototip bir başlangıç noktasıdır, ama bu durumda... | Open Subtitles | عادة ما ينفع إنجاز نموذج أصلي نقطة انطلاق, لكن في هذه الحالة |
Proje 660 daha test aşamasında, kafandaki aygıt bir prototip. | Open Subtitles | ،المشروع 660 ليس سوى مرحلة اختبار والزرع مجرد نموذج مبدئي |
Bu gördüğünüz Medtronic tarafından yapılan ve boyutu bir peniden daha ufak bir prototip. | TED | هذا نموذج أولي أصغر حجما من قطعة نقدية مطور من طرف ميدترونيك. |
Burada gördüğünüz prototip tek bir yolcu ve valiz taşımak üzere tasarlandı. | TED | النموذج الأوليّ الذي تراه هنا تمّ تصميمه لحمل راكب واحد مع أمتعته. |
Bu çılgın fikri denemek ve fizibilitesini araştırmak için kücük bir prototip araç geliştirdik. | TED | لذا لاختبار هذه الفكرة المجنونة، طورنا عربة الكثبان الرملية الصغيرة إلي سيارة النموذج الأولي لاختبار الجدوى. |
Gerçekten uçabilecek 10 eksiksiz prototip yaptılar. | TED | وقد احتاجوا لأن يطوروا 10 نماذج أولية للوصول الى شيء بامكانه الطيران فعلاً. |
İlk prototip insansız hava aracını İsviçre'de yaptık. | TED | بنينا أول نموذج أولى من الطائرات بلا طيار في سويسرا. |
Bu bir prototip, API'miz üzerinde çalışıyor. | TED | هنا نموذج أولي، يعمل بواجهة تطبيقاتنا البرمجية. |
Daniel Kraft: Tekrarlıyorum, bu bir prototip. | TED | دانييل كرافت: حسناً، مجدداً، فهذا مجرد نموذج. |
Aklımıza bu fikrin gelmesinin ardından, bir prototip geliştirmek için çok uzun bir çalışma süresi başladı. | TED | بعد تلك اللحظة من الإلهام، جاء وقت طويل جدا من الجهد لتطوير نموذج أولي. |
Bu çalışan bir prototip. Tüm atlayışlar için kullanacağım. | TED | انه نموذج عملي .. وجاهز .. وسوف استخدمه في كل تجارب القفز |
Hala bir prototip olsa da tüm elektromanyetik radyasyonlara karşı dayanıklıdır. | Open Subtitles | بالرغم من كونها نموذج أوّلي.. فهي محمية من كل أنواع الإشعاعات الكهروميغناطيسية |
Bu bir prototip. Düşmanın kafasını karıştırır. | Open Subtitles | انه نموذج مبدئى فاجئ العدو واربك حساباته واخدعة |
Bu prototip uçak bir video kamera ile de donatıldı. | TED | إن هذا النموذج من المركبة مجهز بكاميرا تصوير. |
İşte bu prototip IntelliMedicine yazıcıya bir bakış. | TED | لذا فهذه تعد نظرة على النموذج الأولي للطابعة ذات الذكاء الطبي. |
Ve bu kadar basit bir prototip onun istediği şey hakkında çok daha etkili bir şekilde konuşmasını sağlıyor. | TED | ومجرد إمتلاكها لهذا النموذج البسيط جدا يسمح لها بالتحدث عما تريده بطريقة فعالة للغاية. |
prototip kendi teknik bölümünde uzman olan bir KGB kaçağından geldi. | Open Subtitles | النموذج جاءَ مِنْ هارب من الكْي جي بي. طفل من قسمِهم التقنيِ. |
Hayır, alamazsınız. Eşi yok, bir prototip. | Open Subtitles | كلا , لا يمكنكما أخذها إنها فريدة من نوعها , إنه النموذج الأول |
Sonar eklediğiniz yeni prototip hariç hepsi. Ama onu test etmediniz. | Open Subtitles | كلها ماعدا النموذج المعدل بالسونار لكنها لم تختبر |
Çok şey öğrendik. prototip oluşturmaya devam ettik ve sonunda mağaraya gitme kararı aldık. | TED | واصلنا صناعة نماذج للمركبة، وأخيرًا، قررنا الذهاب للكهف. فقد كنا مستعدين. |
Bizim sürecimizi öğreniyordu, tasarım, empati kurma ve tekrarlayan prototip hakındaki sürecimizi. | TED | كان يبحث في العمليات المتعلقة بالتفكير التصميمي والتعاطف، حول النماذج المبدئية المستمرة. |
Elbette. Maktülümüz öldürüldüğünde prototip bölümünde çalışıyordu. | Open Subtitles | بالطبع, إن ضحيتنا كانت تعمل في معمل للنماذج الاولية |
Ama proje kaldırıldı, asla tam çalışan bir prototip yapamadılar. | Open Subtitles | ولكن المشروع قد ألغِ، لم يصنعوا نموذجاً أوّلياً يعمل بكامل طاقته |
Halkla ilişkilerin verdiği bilgiye göre Hayes'de o yarışta şirketi en öne geçirecek çalışan bir prototip vardı. | Open Subtitles | إستنادًا لإدارة العلاقات العامة خاصتهم، فـ(هايز) كان يحمل نموذجًا أوليًا الأمر الذي يقودهم لمقدمة المنافسة |
Var. prototip model gibi bir şey. Göstereyim. | Open Subtitles | هو يفعل، إنها مثل بنموذج أولي سيارة أشبه بـ .. |