Şu an senin depoya gitmeni ve en üst raftaki büyük valizleri biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | الآن ، إننى أريدك أن تذهب إلى المخزن هل تعرف حقائب السفر الكبيرة التى توجد على الرف ؟ |
Üçüncü raftaki defteri alır mısın? | Open Subtitles | أحضر المفكرة التى فى الرف الثالث فى هذه المكتبة |
Üst raftaki şekerlere uzanıyormuş gibi. | Open Subtitles | مدوهن عاليا. كما تمدوهن لأخذ الحلوى من الرف العلوي |
Sanırım üst raftaki gazetelerin üzerinde bir tane bulabilirsin. | Open Subtitles | أظن أنك من الممكن أن تعثري على أكثر من واحدة عند وكيل الأخبار، على الرف العلوي. |
raftaki, sıralama birbiriyle yatan yazarlar ile sonunda ölen veya hapse girenlere göre yapılmış. | Open Subtitles | هذا التخطيط لتلك الرفوف المؤلف سيقسمها ثم سينتهى الأمر به فى السجن |
Üst raftaki bir deney şişesi lazım olduğunda gelip bana ağlama ama. | Open Subtitles | عندما تحتاج الحصول على كأس من الرفّ العلوي |
Sanırım raftaki şu kitapda olayların çoğu var. | Open Subtitles | لا تقلقي، ستكونين بخير وأظن أن هذا الكتاب على الرف به معلومات عن معظم ما يجري هنا |
- Evet. Üst raftaki her şey gibi. | Open Subtitles | نعم،تماما مثل باقي الاشياء في الرف العلوي |
- Evet. Üst raftaki her şey gibi. | Open Subtitles | نعم،تماما مثل باقي الاشياء في الرف العلوي |
Üst raftaki sürahiye dikkat et, içinde su var. | Open Subtitles | احترس من القنينة علي الرف العلوي فهي تحتوي علي مياه |
Eğer bu akşama kadar düzeltmezsen her şişeyi raftaki yerine geri koyacaklar. | Open Subtitles | وسيرجعون كل زجاجة إلى الرف. إن لم ننه الأمر الليلة. |
Bir gün işte arkadaşın ofisindeyken raftaki bir kitabı fark ettim: "Sıvı Yakıtlı Reaktörler". | TED | كنت مرة في مكتب صديق في العمل ولاحظت كتاباً على الرف بعنوان "مفاعلات الوقود السائل" |
En üst raftaki tüm büyük siyah valizleri almanı ve onları en alt rafa koymanı, büyük kahverengi valizleri ise en alt raftan alıp en üst rafa koymanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تأخذ جميع الحقائب السوداء التى على الرف العلوى و تضعهم على الرف السفلى و تأخذ الحقائب البنية من على الرف السفلى و تضعهم على الرف العلوى |
Şu raftaki cam kavanozu verir misin? | Open Subtitles | إحضر الجرة الزجاجية هناك على الرف |
raftaki her sekeri tavlaması mı gerek? | Open Subtitles | علينا أن نتخلص من كل الحلوى على الرف |
raftaki her sekeri tavlaması mı gerek? | Open Subtitles | علينا أن نتخلص من كل الحلوى على الرف |
Üst raftaki bir şeye uzanmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | حاولت الوصول لشيء ما أعلى الرف |
Üst raftaki bütün ekipmanı al ve botun içine koy | Open Subtitles | التقط العتاد من الرف العلوي -و ضعه بداخل القارب |
İkinci raftaki kutuyu getir. | Open Subtitles | الرف الثاني، ذلك الصندوق. أحضره إليّ. |
raftaki, sıralama birbiriyle yatan yazarlar ile sonunda ölen veya hapse girenlere göre yapılmış. | Open Subtitles | من بعض المؤلفين من على هذه الرفوف كانو معاً وأنتهت حياتهم بالموت أو في السجن بلا هراء |
Üst raftaki kahve fincanına. Seni sınadım. | Open Subtitles | فنجان قهوة في الرفّ الأعلى |