Hayır, hiç de rastgele değil. Dizler ve omur, dayanak noktasıdır. | Open Subtitles | كلا، كلا، ليس عشوائياً على الإطلاق، الركبتان والعمود الفقري نقاط إرتكاز. |
Sonra canlandırma sırasında tekrar aktörleri vurmaya çalışıyor rastgele değil. | Open Subtitles | ثم حاول التصويب مرة أخرى على الممثلين في الجنازة ليس عشوائياً |
Yani rastgele değil. | Open Subtitles | لذا ليس عشوائياً |
Fakat günümüzdeki en iyi dizayn yeterince rastgele değil, hızlı değil veya tekrarlanabilir değil. | TED | لكن أغلب التصاميم اليوم إما أنها ليست عشوائية بشكل كاف، أو ليست سريعة بشكل كاف، أو ليست سهلة التكرار. |
Bu saldırılar rastgele değil, klinik ve profesyoneller. | Open Subtitles | هذه الاعتداءات ليست عشوائية بل تتم بواسطة أطباء محترفين |
Bu rastgele değil, bu Bob. | Open Subtitles | إنه ليس عشوائياً, إنه (بوب) |
Hedefleri ne kadar geniş kapsamlı görünse de, rastgele değil. | Open Subtitles | أهدافه التي كما تبدو واسعة النطاق لكنها ليست عشوائية. |
Güçlerimiz rastgele değil kayıp bir boşluğu doldurmak için tasarlandı. | Open Subtitles | وقوانا ليست عشوائية لكن لتلبي حاجة ناقصة |
Elbette şüpheli tesbiti yazı tura atmak gibi rastgele değil ama elmaları muzlardan ayırmak kadar bariz de değil. | TED | بالطبع، عملية التعرف على المشتبه بهم ليست عشوائية كعملية قذف العملة المعدنية، ولكنها ليست أيضاً واضحة تماماً كعملية تمييز التفاح من الموز. |