Yani sende bilirsin, Aretha Franklin gibi Otis Redding gibi.. | Open Subtitles | مثل ، أتعلم ، اريثا فرانكلين واوتيس ريدينغ |
Sonra eve girdi. Bay Redding yoldan gelip ona katıldı. | Open Subtitles | ثم عادت إلى السقيفة، السيد "ريدينغ" انضم لها عبر الطريق |
Bay Redding'in alışveriş merkezini bombalamaya çalışması çok kötü bir olaydı. | Open Subtitles | حدث ذلك حينما حاول ذلك السيد البشع السيد ريدينغ تفجير المجمع التجاري |
Jonathan Redding, 1 Mayıs'ta saldırı ve adam dövmekten tutuklanmış. | Open Subtitles | أعتقل (غونثان ريدنغ) للضرب و التعدي في مايو عام 2001 |
Ellis Boyd Redding dosyalarınıza göre ömür boyu hapsinizin 40 yılını doldurmuşsunuz. | Open Subtitles | ايليس بويد ريدينج الملفات تقول انك قضين 40 عاما من فترة العقوبة |
Neill Redding, çöken ekonominin trajik kurbanı. | Open Subtitles | نيل ريدنج, ضحية مأساوية الاقتصاد المنهار. |
Burr Redding'e göre yaşaman gerekiyormuş çünkü ikinizin bir geçmişi varmış. | Open Subtitles | يقول (بير ريدينغ) أنهُ سيدعكَ تعيش لأنهُ كانَ بينكما ماضي طويل |
Redding'le barışmış olmanız senin tako yiyen kıçını harcamayacağım anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | و مُجرَّد أنكَ تصالحتَ معَ (ريدينغ) لا يعني أني لَن أقتلكَ |
Birisinin söylediği, siz salakların Burr Redding'le barış yapması gibi. | Open Subtitles | كالتي تَقول أنكُم يا أغبياء عقدتُم الصُلح معَ (بير ريدينغ) |
Bana inan Redding, bu kez gerçekten temiz kalmak istiyorum. | Open Subtitles | صدقني يا (ريدينغ) هذه المرَة أنا حقاً أُريدُ الابتعاد عنها |
Redding tele market işine girmeyi planladığı için, seni tekrar mutfağa veriyorum. | Open Subtitles | بما أنَ (ريدينغ) يُخطط للانتقال إلى التسويق عبرَ الهاتِف سأُعيدُ لكَ المطبَخ |
Bay Redding, Papaz'ın arkasından koştu, Bayan Protheroe'nin ayakkabıları yoktu ve kombinezonu görünüyordu. | Open Subtitles | السيد "ريدينغ" ركض خلف الكاهن والسيدة "بروذرو" خلفت حذائها ورائها ومتأكدة أنه كان من الممكن رؤية تنورتها الداخلية |
Lawrence Redding az önce merkeze gelip, itiraf etmiş. | Open Subtitles | "لورانس ريدينغ" كان يسير مرتبكاً بالمحطة |
Ama saat 6.20'de Bay Redding dışarıdaydı. | Open Subtitles | لكن السيد "ريدينغ" كان في الطريق في الساعة السادسة وعشرين دقيقة -لقد رأيته |
Ama Redding onu 6.45'de vurdum diyorsa, yalan söylüyordur. | Open Subtitles | لكن إن قال "ريدينغ" أنه قتله في الساعة السادسة و 45 دقيقة، فهو يكذب |
Kocanızı öldüren mermi, Bay Redding'in silahından çıkmış. | Open Subtitles | الرصاصة التي قتلت زوجكِ كانت من مسدس السيد "ريدينغ" |
Bana kalırsa Bayan Redding'e o yaptırmıştır bu işi. | Open Subtitles | لقد هيأت السيد "ريدينغ" للأمر إن كنتِ تسألينني رأيي |
Bir sürü eski Otis Redding parçası. Radyoda çaldıkları şeylerden değil. | Open Subtitles | سنسمع أغاني "أوتيس ريدنغ" الكلاسيكية التي لا نسمعها في الإذاعة. |
Kusura bakmayın Bay Redding ama burada soruları biz sorarız. | Open Subtitles | حسناً, مع كامل إحترامي لك سيد (ريدينج) نحن سنسأل الأسئلة,حسناً؟ |
-Bay Redding için ne giyiyorsun? | Open Subtitles | ماذا إرتديتِ عندما رسمكِ السيدة "ريدنج"؟ |
Adın memur Francis Llewellyn Poncherello ve Redding'deki CHP'ye transfer oluyorsun. | Open Subtitles | اسمك هو ضابط فرانسيس ليولين بونشيريلو وأنت تنتقل من حزب الشعب الجمهوري في ردينغ. |
Redding, tandık geliyor. | Open Subtitles | التوضيح, هذا الاسم يبدو مألوفا. |
Spencer Redding hastaneye yattığında tam da kendinde değilmiş. | Open Subtitles | سبنسر ريديغ بالكاد متماسكاً عندما دخل المشفى. |
Şimdi Bayan Redding, işbirliği yapacak mısınız? | Open Subtitles | الان,انسة ريدينك, هل ستتعاونين ؟ |