Dünyanın en iyi şirketlerini kurarken ayrıca rekor sayıda çocuk aç geziyor. | TED | شيدت أفضل شركات العالم وأعلى أرقام قياسية من الأطفال الجوعى. |
Japan arabaları orada rekor sayıda satıyor. | TED | السيارات اليابانية تباع بأعداد قياسية هناك. |
Milyonlarca Amerikalı bir gecede aktivist hâline dönüştü ve çok kısa bir zamanda, rekor sayıda insan sokaklara döküldü. | TED | أصبح الملايين من الأمريكيين نشطاء بين عشية وضحاها، يتدفقون إلى الشوارع بأرقام قياسية في زمن قياسي. |
Diğer yandan, yerel oylama mahallerinden 2016 seçimlerine rekor sayıda katılım gösteren halkın oluşturduğu uzun kuyruklar bildiriliyor... | Open Subtitles | وفي أخبار أخرى، الأصوات المحلية للدوائر الإنتخابية تبلغ عن طوابير طويلة كما يظهر الجمهور بأعداد قياسية |
GC: Biliyor musun, bu ülkedeki sorunlardan biri de bu. Bu çocuklar aynı çocuklar, aynı savunmasız çocuklar ve sen onları okul için gönderdiğinde, okulu bırakanların rekor sayıda olduğunu görüyorsun. | TED | جيفري: حسنا، إنّ أحد المشاكل السيئة بالبلاد هي هؤلاء الأطفال، الأطفال أنفسهم الأطفال الهشّون، الذين يتركون المدرسة بأرقام قياسية عند وضعهم فيها. |
Bir örnek, ABD'deki son seçim döngüsünde, kadınlar, aday ve kampanyalara iki yıl öncesine kıyasla 100 milyon dolar daha fazla bağışladı. Sonuç olarak rekor sayıda kadın kazandı. | TED | ومثالًا لذلك، في دورة الانتخابات الماضية في الولايات المتحدة الأمريكية، تبرعت النساء 100مليون دولار للمرشحين والحملات أكثر مما تبرعنّ به قبل عامين. وفازت أرقام قياسية من النساء. |