Branson, beni saat 3'te Ripon'a bırakır mısın? | Open Subtitles | برانسون .. هل تستطيع أن تأخذني إلى ريبون في الثالثة ؟ |
Branson, yarın Leydi Sybil'i Ripon'a götüreceksin. | Open Subtitles | برانسون، سوف تأخذ الليدي "سيبيل" إلى "ريبون" غداً |
Annesinin Ripon'daki liberal mitinge gittiğini söyledi. | Open Subtitles | قال بأن والدتهُ قد ذهبت إلى التجمع اليبرالي في "ريبون" |
Öyle ama Ripon Grammar'a girmek için burs almaya çalışıyor. | Open Subtitles | هل هو بالمدرسة المحلية؟ أجل، لكنه يحاول الحصول على منحة "إلى "ريبون جرامر |
Ripon Grammar'in müdürüne yazdım. Onun çıkarlarını gözettiğimi söyledim. | Open Subtitles | لقد قمت بالكتابة لرئيس كتاب "ريبون" طلبت أن يتم الإعتناء به |
Freddie, Ripon Grammar'a girdi, yani, ne söylediyseniz işe yaradı. | Open Subtitles | (فريدي) التحق بمدرسة (ريبون) لذا، فأي ماقمت به فقد نجح |
Ama Ripon'a gidip frak alabiliriz. | Open Subtitles | لكن يمكننا الذهاب إلى "ريبون" و إيجاد بعض السُتر |
Ripon'daki Katolik kilisesinde ayarlandı. | Open Subtitles | الأمر كلهُ رُتب مع الكنيسة الكاثوليكية في "ريبون" |
Leydi Mary'ye bazı şeyler almak için öğleden sonra Ripon'a gidiyorum. | Open Subtitles | سأذهب إلى (ريبون) بعد ظهر اليوم لأحضر بعض الأشياء للسيدة (ماري). |
- Sybil, Ripon'a gitmek istedi. | Open Subtitles | -سيبيل" كانت بحاجة للذهاب إلى "ريبون"" |
Branson beni Ripon'a... götürebilir mi? | Open Subtitles | لِ"برانسون"... أن يوصلني إلى "ريبون" مساء يوم الجمعة؟ |
Onu Ripon'daki oy sayımına götürmüştüm. | Open Subtitles | أخذتها إلى "ريبون" لفرز الأصوات |
İstediğimi Ripon'da bulamazsın! | Open Subtitles | لن تجدي شيئاً في ريبون |
Yarın özel bir izin belgesi çıkartmaya Ripon'a gideceksin. | Open Subtitles | ستذهب إلى (ريبون) غداً مساءً لكي تستخرج رخصة خاصة |
Kapağını gördün mü? Ripon'daki Bayan Kearney'nin elbise dükkânı. | Open Subtitles | هل رأيتم الغطاء السيدة (كيرني) ترتدي ملابس من متجر (ريبون) |
Üç tane. Bir tanesi uygun gibi. Cuma günü Ripon'da görüşeceğiz. | Open Subtitles | لقد كان لدينا ثلاثة واحدة واعدة لذلك سنراها في (ريبون) يوم الجمعة. |
Milletvekili John Ward yarın Ripon'daki belediye binasında konuşma yapacakmış. | Open Subtitles | أعلم أن عضو البرلمان (جون وارد) قادم للتحدث في (ريبون) غدا في دار البلدية. |
Tom, Ripon'daki konuşmanın biletleriyle ilgili mesajı aldın mı? | Open Subtitles | (توم)هل حصلت على رسالة حول التذاكر للإجتماع في (ريبون)؟ |
Sevinerek söylüyorum ki Ripon'dan aldığın çoğu şeyi Londra'da da bulabileceksin. | Open Subtitles | يسعدني إخبارك أن أغلب الأشياء التي يُمكن شراؤها في (ريبون) متوفرة أيضاً في (لندن) |
Sinagogun da onayını almak istiyorum. Ripon'da nerede bir Sinagog bulunur ki? | Open Subtitles | وأريد المباركات في معبد اليهود أين سنجد معبداً لليهود في (ريبون)؟ |