Onu terk etmemdense beni öldürmeyi yeğlediğini söylerdi hep. | Open Subtitles | كان يقول دائماً بأنه سيقتلنى بدلاً من أن يدعنى أتركه. |
Değildi. Senin yürüyen bir yarrak olduğunu söylerdi hep. | Open Subtitles | لقد كان يقول دائماً أنك تشبه القضيب |
İşte bu sayede seçildiğini söylerdi hep. | Open Subtitles | كان يقول دائماً كَيف أنتخب. |
Ailem, sıcak havanın insanların ahlâk anlayışını bozduğunu söylerdi hep. | Open Subtitles | لطالما قال أبواي أن الطقس الحار يشجع على رذائل الأخلاق |
Sadece babam kötü bir kaçak içkinin insanı kör edebileceğini söylerdi hep. | Open Subtitles | لطالما قال والدي أنّ ضوء القمر الخبيث قد يصيبني بالعمى. |
Camelot'ta doğduğum için memnun olduğunu söylerdi hep çünkü "Kral Arthur'un sarayında Connecticut'lu bir Amerikalı olmak, hiç güzel değil" derdi. | Open Subtitles | لطالما قال أنّه سعيد لأنّي ...وُلدت هناك لأنّه كونك أمريكيّاً مِنْ "كونيكتيكت" في بلاط" "الملك (آرثر)، ليس بالأمر الجلل |
Öldüğünde küllerinin Brokeback dağına serpiştirilmesini istediğini söylerdi hep. | Open Subtitles | كان دائما يقول أنه يريد أن يبعثر رماده في هواء جبال بروكباك بعد وفاته |
Gabriel'a söylerdim eskiden ve bunları konuşmamızın önemli olduğunu söylerdi hep. | Open Subtitles | ...(لقد اعتدت فقط ان أخبر (غابرييل لقد كان يقول دائماً بأنه مهم جداً له أن نتحدث عنها |
Çocukluğunun boktan geçtiğini söylerdi hep, hiç bahsetmezdi. | Open Subtitles | كان دائما يقول أن طفولته كانت سيئة هو لم يتحدث أبدا عن طفولته |