Ama Brad'i söz konusu olunca gözü hiçbir şeyi görmüyor. | Open Subtitles | ولكن عندما يتعلق الأمر ببراد فهي دائماً في الرقعة العمياء |
Isırdığınız, çiğnediğiniz ve yuttuğunuz şeyler söz konusu olunca, seçimlerinizin vücudunuzun en güçlü organı olan beyniniz üzerinde direkt ve uzun süreli bir etkisi olur. | TED | عندما يتعلق الأمر بما تعضه و تمضغه وتبتلعه، فإن اختياراتك لها تأثير مباشر وطويل الأمد على أقوى عضو في جسمك. |
ancak demokrasinin sağlıklı bir biçimde yürümesi için üzerimize düşen görevi yapmak söz konusu olunca sınıfta kalıyoruz. | TED | نحن لسنا حتى على قائمة عندما يتعلق الأمر بمسؤوليتنا بالنسبة لصحة الديمقراطية هذه. |
İş hayatında belki ama gerçek duygular söz konusu olunca değil. | Open Subtitles | في العملِ ، رُبَّمَا، لكن لَيسَ عندما تكونَ مُتَضَمِّنَه عواطف حقيقية معقّدة |
Para söz konusu olunca beni ciddiye alıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لأنه بمجرد تشارك المال، كنت تأخذ لي على محمل الجد، أليس كذلك؟ |
Sen söz konusu olunca öyle değilim. | Open Subtitles | -وقتي كله لكِ |
Gönül meselesi söz konusu olunca her zaman sikinin sesini dinle. | Open Subtitles | حين يتعلّق الأمر بشؤون الحبّ، اتبع شهوتكَ دائمًا |
İçki söz konusu olunca asla yolumu şaşırmam. | Open Subtitles | لا أضل طريقي أبدا عندما يتعلق الأمر بالخمور |
Tutuklamalar söz konusu olunca gerçekten skor tutuyormuş. | Open Subtitles | يقول انه يصل الى غايته عندما يتعلق الأمر بالقبض على احدهم. |
Sanırım kız arkadaşlar söz konusu olunca karılarımız tuhaf davranıyor. | Open Subtitles | تجن الزوجات، عندما يتعلق الأمر بالعشيقات. |
Para ve mevki, kalp meseleleri söz konusu olunca önemini yitirir. | Open Subtitles | المال والموقع لا يحدث فرقا عندما يتعلق الأمر بأمور القلب. |
Tanrı'nın saflığı söz konusu olunca onu en çok lekeleyen şeyler nelerdir? | Open Subtitles | ماهي برأيك أكثر الأشياء تدنيساً عندما يتعلق الأمر بقداسة الله ؟ |
Mesele şu ki Becca'nın yetiştirilmesi söz konusu olunca birlikteyiz biz. | Open Subtitles | ما يهم هو , أمم , نحن معا عندما يتعلق الأمر بتربية بيكا |
Müzisyenler söz konusu olunca aynı zevklerimiz var demek ki. | Open Subtitles | يبدو اننا عندنا نفس النظرة عندما يتعلق الأمر بالموسيقة |
ABD anayasası söz konusu olunca, yoruma gerek olmadığına inanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنّه ليس هناك مجال للتفسير عندما يتعلق الأمر بالدستور الأمريكي |
Çünkü keder söz konusu olunca normal kurallar geçerli değildir. | Open Subtitles | و ذلك بسبب عندما يتعلق الأمر بالحزن، فأن القواعد المُعتادة للمقايضة لا تُطبق، |
Tutuklamalar söz konusu olunca gerçekten skor tutuyormuş. | Open Subtitles | ويقول أنه يستمر في التهديف عندما يتعلق الأمر بالإعتقال. |
İş hayatında belki ama gerçek duygular söz konusu olunca değil. | Open Subtitles | في العملِ ، رُبَّمَا، لكن لَيسَ عندما تكونَ مُتَضَمِّنَه عواطف حقيقية معقّدة |
Para söz konusu olunca, beni ciddiye alıyorsun değil mi? | Open Subtitles | لأنه بمجرد تشارك المال، كنت تأخذ لي على محمل الجد، أليس كذلك؟ |
Sen söz konusu olunca öyle değilim. | Open Subtitles | -وقتي كله لكِ |
Çocuklar söz konusu olunca babaların ne kadar korumacı olduklarını bilirim. | Open Subtitles | أعرف مدى حرص الآباء حين يتعلّق الأمر بأبنائهم |