sözde dürüst olan o anda bile bahse girerim, bir yalan vardır. Fakat o anın asıl amacı kurgunun sahteliğini ön plana çıkarmaktır. | TED | وبالرغم من كونها لحظة صادقة، سأجادل، إنها في خدمة الكذب، ولكن من المفترض أن تصنع المقدمة في الخيال. |
Tamam, şimdi de geriye doğru, bakalım buradaki sözde gizli mesajı duyabilecek misiniz? | TED | حسنا، هذا هو الاستماع بالعكس، لنرى ما اذا كان يمكنك سماع الرسائل الخفية التي من المفترض أن تكون هنا في الداخل. |
Beni götürdüğün sözde doktor, kurşunu bir salata maşasıyla çıkarttı. | Open Subtitles | الطبيب المزعوم الذي جلبته لي اخرج الرصاصة بواسطة ملقط سلطة |
Bu meselede sözde bir nişanlının söz hakkı var mı? | Open Subtitles | هل لخطيبها المزعوم أي رأي في هذا الموضوع ؟ |
Ama sandığın gibi, sözde günahlarım için değil dünyanın bu hâli için ağlıyordum. | Open Subtitles | لكن ليس على ذنوبي المزعومة كما فهمتي لقد بكيت على حال هذا العالم |
Bay Meyer'in bir arkadaşının imzalı ifadesine göre sözde tecavüzcü, aslında Bayan Reston'la aylardır süren bir ilişki yaşıyormuş. | Open Subtitles | هناك شهادة موقعة من أحد أصدقاء السيد ميير، يشهد فيها أن من يسمى مغتصباً كان على علاقة بالسيدة ريستون، |
Çocuğun sözde yatak odası olan yerde bir avuç hokkabaz, oturup çene çalıyor. | Open Subtitles | عنده حفنة من المهرجين يثرثرون بأفواههم وهم جالسين في ما يفترض أنها غرفته |
Bu yüzden, düzmece bir söylencenin sözde tembel beyniniz hakkında suçlu hissetmenize izin vermeyin. | TED | لذا لا تدع أسطورة احتيالية تشعرك بالذنب تجاه كسل دماغك المفترض. |
Daha uzun sürenlerde oldu: beş yaşından 15 yaşına kadar, bu sözde benim yan işim olacaktı, ve sonunda başarısızlık duygusuna yol açtı. | TED | وعندي اشياء عاشت طويلة منها من عمر خمسة الي عمر 15 وكان من المفترض ان تكون مهنتي الجانبية وقادت الي إحساس بالفشل. |
sözde katile en ufak bir benzerlik taşıyan her kesimden adam ortaya çıkana kadar kızgın yurttaş grupları tarafından sunulan ödüller arttı. | Open Subtitles | الجوائز المتزايدة من الجماعات المدنية الغاضبة زادت من التحفز حتى ان الرجال الذين يحملون اضعف تشابه بالقاتل المفترض |
Orada, sözde, yabancı güçlerle görüşeceğiz ve toplumun kalkınması için kullanılacak fikirleri tartışacağız. | Open Subtitles | إنه المكان الذي من المفترض أن نتفاوض فيه مع القوى الأجنبية، و نناقش كيفية استخدام الأفكار الغربية في تحديث مجتمعنا. |
İbranileri özgür kılacak o sözde kurtarıcı kim? | Open Subtitles | أين يكون هذا الرسول المزعوم الذى سيجعل من العبريين أحراراً ؟ |
İbranileri özgür kılacak o sözde kurtarıcı kim? | Open Subtitles | أين يكون هذا الرسول المزعوم الذى سيجعل من اليهود أحراراً ؟ |
İnsanlığın sözde çöküşünü... ..iyi bir tarihçinin tarafsızlığıyla incelemiştir. | Open Subtitles | الذي درس السقوط للجنس البشري المزعوم بالتاريخ الحقيقي الموضوع |
Size kendi yoğurtlarının sözde sağlığa faydalarını abartan yiyecek şirketlerini takip eden düzenleyiciden bahsedebilirim. | TED | يمكنني إخباركم عن المنظّم الذي اقتفى أثر شركة غذائية لمبالغتها في الفوائد الصحية المزعومة للزبادي الذي تبيعه. |
Ancak bu sözde kaosun altında gizlenenler resmin faşizm üstündeki çok yönlülüğünü taşıyan titizlikle işlenmiş sahneler ve semboller. | TED | لكن خلف تلك الفوضى المزعومة تختبيء مشاهد ورموز مُصاغة بعناية، تُنفذ هجوم اللوحة متعدد الأوجه على الفاشية. |
Aklımda sözde Acheulian el baltaları var. | TED | يدور في ذهني ما يسمى بمحاور الأيدي الأكليلينية |
Bizimki sözde hamilelik izninde ama tam teşekküllü akşam yemeği yapmaya kalkışıyor. | Open Subtitles | يفترض أن تكون في غترة إجازة الوضع وها هي تطبخ وجبة كاملة |
sözde "bölümlendirme" çeşitli gizli perdeleri olan yapılar oluşturur ve bu duvarın önlenmesi organizasyonun en güçlü sırrıdır. | Open Subtitles | المدعو تقسيم الي قطع التراكيب السرية المُخْتَلِفة تشكّلُ ستارة، حائط منيع الذي يَمْنعُ معرفةً |
Onlar pişmanlık beyanlarına münhasıran sözde uyuşturucuyu kendi suçlarının temeli haline getirdiler! | Open Subtitles | يُسندونَ قراراتَ تجريمهم بشكل خاص على تصريحات الندم ما يسمّى بالأعشابِ الممتازةِ |
sözde benim yaptığım aramanın benim dosyama yanlışlıkla koyulmuş olma şansı var mı peki? | Open Subtitles | -وفيما يخص المكالمة التي قمتُ بها زعماً هل من الممكن أنّ الرقم تم وضعه في ملفي عن طريق الخطأ؟ |
Müvekkilimin sözde, Bay Bundy'den çaldığı değerli eşyalar. | Open Subtitles | إن الأشياء الثمينة التي موكلي يزعم أنهم سرقوا من السيد بندي. |
Savunma avukatları söylediğim her şeye muhalefet etmek üzere kendi sözde analistlerini getirirler. | Open Subtitles | يحضر محامو الدفاع خبراء الدم المزعومين الخاصّين بهم لمعاكسة كلّ ما أقوله |
sözde bıçaklı kavga. sözde. Bu lafa bayılıyorum. | Open Subtitles | شجار مزعوم بالسكاكين، مزعوم، تعجبني تلك الكلمة. |
"sözde" babalarımın benimle oynamasıyla sonuçlanan bir dizi koruyucu aile evinden gelmiştim. | Open Subtitles | اتيت من عدة دور للايتام حيث مايسمى ب "داديس " انتهى بخداعي |
Üstelik kanser, sözde kasılmaların veya diğer sözde belirtilerin sebebini açıklamaz. | Open Subtitles | و السرطان لا يتناسب مع الرعشة المزعومة أو أي أعراض أخدرى مزعومة |
Sizin sözde mali merkezleriniz olan bazı binaların tahrip edilmesi sadece bir uyarıdır. | Open Subtitles | و تدمير عدة بنايات فيما يسمي بالمركز المالي كانمجردتحذير. |
sözde uzmanından, göz ardı etmeyi tercih ettiğin kanıtlara yaklaşımımı bizi bir kalıp, neden bulmaktan alıkoymasına kadar hala başladığımız noktadayız. | Open Subtitles | من مدعو خبيرك إلى الدليل إخترت الإهمال إلى الحقيقة بأنّ نظرتك له نا لا أقرب |