| Bu sosyal bir girişim, kâr amacı güden bir süpermarket değil. | TED | أنها مؤسسة إجتماعية، سوبرماركت لا يهدف للربح. |
| süpermarket açılısında yaşanan kargaşaya benziyordu. | Open Subtitles | كمثل الإزدحام الذي يكون في لوس أنجلس عندما يفتتحون سوبرماركت جديد. |
| Bu eseri oluşturmak için çok sayıda hazır noodle aldım ve bunları stüdyomda, süpermarket izlenimi uyandıracak şekilde yerleştirdim. | TED | للقيام بهذا، اشتريت كميات كبيرة من كؤوب المعكرونة الفورية ووضعتها في الاستوديو الخاص بي، جاعلا إيّاها تشبه السوبر ماركت. |
| Başkaları görür. süpermarket kuyruğundayken çantanızdan yeniden kullanılabilir bez torbanızı çıkardığınızı görürler. | TED | سيلاحظك الأخرون حينما تكون داخل السوبر ماركت و تقوم بإخراج كيس البقالة معاد التصنيع |
| süpermarket güvenliği ve kasiyerlerden biri Bayan Kersey ve kızınızdan sonra ayrılan bu üç tipi hatırlıyor. | Open Subtitles | حسنا, رجال أمن السوبرماركت وأحد البائعين يتذكرون رؤية هؤلاء الثلاث أشخاص يغادرون بعد السيدة كيرزي وابنتك |
| Hırsızlık yaptığı süpermarket dava açmamaya karar verdi. | Open Subtitles | السوبرماركت الذي هو سرق منه وافق على ان يتنازل عن التهم |
| Burası en işlek zamanında Karayipler'deki en büyük süpermarket. | TED | هذا هو أكبر سوبر ماركت في منطقة الكاريبي وفي ذروة وقت التسوُّق. |
| Toplamda 6 yeni şehirde 25 tane süpermarket açılacak. | Open Subtitles | جديد ماركت سوبر 25 من مجموعه افتتاح سيتم جديده مدن 6 فى |
| Bay süpermarket! | Open Subtitles | ! آجاشي |
| Birazdan ışıklı bir yere geleceksin bir süpermarket | Open Subtitles | هناك الكثير من الأضواء سنصل إليها إنها سوبرماركت |
| Ve burası süpermarket değil, onun için anneme söyleyeceğim. | Open Subtitles | وبما ان هذه الغرفة ليست سوبرماركت اذن سوف اذهب لاخبر امي ؟ |
| Ve bu süreç eğer diğer süpermarket bedava kahve dağıtıyorsa saniyeler içerisinde gerçekleşiyor. | Open Subtitles | و لسوف تفعلها فى ثانية من أجلِ سوبرماركت يوزع عينات قهوة مجانية. |
| Bu ücret, örneğin stajyer bir süpermarket yöneticisinin maaşı kadar. | Open Subtitles | أنه راتب، على سبيل المثال، متوسط لمدير متدرب في السوبر ماركت. |
| Bir süpermarket sahibinin cenazesi varmış, 20 kişi çekildi o yüzden. | Open Subtitles | لقد ألغى عشرين شخصا بسبب جنازة صاحب السوبر ماركت. |
| süpermarket fişiyle poşettekileri karşılaştırdık, eksik yok. | Open Subtitles | ؟ لم يفعل,قارننا إيصال السوبر ماركت مع الموجود بالأكياس لا يوجد شيء مفقود |
| Eğer hayallerimi yaşayacaksam sanırım süpermarket armutlarına alışmak zorunda kalacağım. | Open Subtitles | أعتقدُ أنّنِي إذَا أردتُ عيشَ حُلُمي، فيجبُ عليَّ الإعتيادُ على كمثري السوبرماركت. |
| süpermarket içinde bir elmayla yakalama oynuyordun. | Open Subtitles | حسنا , كنت تلعب لعبة الألتقاط بواسطة تفاحة في السوبرماركت. |
| Bilmelisin ki Frank, süpermarket çok yalnız bir yer olabilir. | Open Subtitles | تذكر فقط يا (فرانك) السوبرماركت يمكنه أن يكون مكاناً موحشاً |
| Balık pullarını çıkartmak için törpü gibi bir alet kullandıklarını duymuştum yani süpermarket, restoran gibi bir yerde çalışıyor olabilir. | Open Subtitles | أنا قد سمعت بأشخاص يستخدمون مبرد محدب لإزالة قشور السمك لذا ربما هو يعمل في سوبر ماركت أو مطعم |
| süpermarket TV'de sırada 2013 Uluslararası Market Oyunları'nın ev sahibi var. | Open Subtitles | ♪ ها نحن نبدأ فيما يلي عرضاً من قناة سوبر ماركت منزل ألعاب البقالة |
| Sizin orada süpermarket yok mu? | Open Subtitles | منطقتكم؟ في ماركت سوبر لديك يكن لم |
| Bugün bir süpermarket size ortalama 45000 ürün sunuyor. | TED | تعلم ان متجر البقالة في المتوسط يعرض لكم 45،000 منتجا |
| her bir büyük süpermarket bize bir besin temsilcisi sağlamalı. | TED | إنهم مدينون لنا، لتعيين سفير للغذا في كل الأسواق الرئيسية. |