Bir sürü farklı tarafın var, ve hangisinin gerçek sen olduğunu söyleyemem. | Open Subtitles | لديك كل هذه الجوانب المختلفة وأنا لا أستطيع التأكد أي منهم حقيقي |
Ve ben, bir sürü farklı koyun topladım. | TED | وجمعت الكثير والكثير من الخرفان المختلفة. |
Önümdeki bu şeyler Kaoss Ped'leri olarak adlandırılıyor ve bu şeyler sesimle bir sürü farklı şeyi yapabilmeme olanak sağlıyor. | TED | وهذه الأشياء أمامي تدعى ألواح كاوس، وهي تسمح لي بالقيام بالكثير من الأمور المختلفة بصوتي. |
O halde bu şekilde, bir sürü farklı şey için pişmanlık hissedebiliriz. | TED | الآن خلال هذا السياق، يمكننا أن نشعر بالندم حيال أشياء كثيرة مختلفة. |
Stresin bir sürü farklı derecesi ve tipi, hafızanın farklı çeşitleri var. Biz kısa süreli stresin durum hafızanızı nasıl etkilediği üzerine odaklanacağız. | TED | هناك أنواع ودرجات توتر متعددة. وأنواع مختلفة من الذاكرة، لكننا سنركز على التوتر قصير الأمد وتأثيره على تذكر الحقائق. |
Ve daha bir sürü farklı şey de var: yastıkların şekli, koyduğumuz jel. | TED | وهناك اشياء اخرى مختلفة, شكل الوسائد المادة الهلامية التي وضعناها |
Bu yüzden uyku beyin içerisindeki bir sürü farklı etkileşimden meydana gelir, ve temelde buradaki bir dizi etkileşimin sonucu olarak açılıp kapanabilir. | TED | لذا فالنوم ينشأ من مجموعة كاملة من التفاعلات المختلفة داخل الدماغ، وفي الأساس فإن تشغيل وإيقاف النوم هو نتيجة لمجموعة من التفاعلات هنا. |
Bu deney bir sürü farklı kişiyle, bir sürü farklı görüntüyle tekrar tekrar yapıldı, ve hep benzer sonuç elde edildi. | TED | وتم إعادة ذلك على العديد من الأشخاص. ومع العديد من الصور المختلفة, مع نفس النتيجة النهاية دائماً. |
CA: Yüklü miktarda paranız var ve bir sürü farklı sorunla dolu bir dünya var. | TED | كريس: إذا، كنتم تمتلكون وعاء كبيرا من المال وعالما مليئا بالقضايا المختلفة. |
Bir sürü farklı hayvan kafileye katılır ya da kafile yanlarından geçerken onlardan beslenirler. | Open Subtitles | تنوع هائل من الحيوانات المختلفة ..تنضم للقافلة .أو تتغذى عليها وهي تمر |
Bir sürü farklı sinek türü gördüm. | Open Subtitles | لقد شاهدت العديد من الأحجام المختلفة للذباب. |
Evet, ve bir sürü farklı ideolojileri var. | Open Subtitles | نعم, كما أنَّهم لديهم العديد من المذاهبِ والمفاهيم المختلفة |
Bir sürü farklı etken birleşir. | Open Subtitles | عندما تكون أكبر, هناك الكثير من العوامل المختلفة تأتي إلى اللعبة |
Bir sürü farklı kitaptan dil referanslarına bakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | اضطررت لاستخراج عبارات لغويّة مِنْ عشرات الكتب المختلفة |
Bir sürü farklı yemek, pizza çeşidi var. | Open Subtitles | هناك الكثير من الأطعمة المختلفة, بيتزا لذيذة |
Ama büyükbaba, bir sürü farklı köy var. | Open Subtitles | و لكن أيها الجد؛ هناك أنواع كثيرة مختلفة من القري |
Son iki gündür bir sürü farklı komiteden bir sürü farklı teklif alıyorum. | Open Subtitles | في اليومين الأخيرين، فاتحني بالأمر مجموعة من رؤساء لجان مختلفة |
Her şeyi değiştirebiliyorsun bir sürü farklı surat ve parça var. | Open Subtitles | يمكنك ان تعدل كل شئ لديهم رؤس واجزاء مختلفة |
Neyse, bu hikayeyle bir sürü farklı reaksiyon aldım. | Open Subtitles | على أي حال، صادفتني ردود أفعال مختلفة للرواية |
Bu e-posta adresi bir sürü farklı internet sitesine bağlanmış. | Open Subtitles | حسناً، هذا البريد يؤدي الى حفنة مواقع ألكترونية مختلفة |
Bir sürü farklı sosisli bulmam gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أنظر إلى أشكال مختلفة من النقانق. |