Soğuk bölgelerde... ...ağır eşyaları sürükleme konusunda uzmanım. | TED | أنا متخصص في جر الأشياء الثقيلة حول الأماكن الباردة. |
Ya da sürükleme izleri. | Open Subtitles | ،وإن لم يكن كذلك فعلى الأرجح سنجد آثار جر |
Ve cesedi bulduğumuz yerden itibaren sürükleme izleri var. | Open Subtitles | و هناك آثار جر من مكان التشوه إلى المكان الذي وجدنا فيه الجثة |
Todd'un yarasından kan aktığını biliyoruz ama sürükleme izlerinde kan damlası yoktu. | Open Subtitles | ونحن نعلم تود أنزف، ولكن لم تكن هناك قطرات الدم في جميع أنحاء علامات السحب. |
sürükleme izlerini ve cesedin üzerindeki şekilleri çekmek istiyorum | Open Subtitles | أريد أن آخذ صوراً لآثار السحب في النقش الذي على جسمه |
Çamurda da bir kaç sürükleme izi var. | Open Subtitles | و بعض العلامات القليلة من الجر على الطين |
Polisin tek bulabildiği göle doğru giden sürükleme izleri olmuş. | Open Subtitles | وكُلّ الشرطة يُمْكِنُ أَنْ تَجدَ كَانتْ هذه علامات العائقِ الداميةِ التي قادتْ أسفل إلى البحيرةِ. |
Şeytandan ve ruhtan bahsetmek ve yerdeki sürükleme izleri. | Open Subtitles | الحديث عن الشر و عن الروح و أثار الاحتكاك على الارض |
Sadece bir ayak izi vardı ve sürükleme izi yoktu. | Open Subtitles | لم يكن هناك آثار أقدام سوى لشخص واحد، ولم يكن هناك آثار جر |
Ayrıca yerde sürükleme izleri ya da kan izi yok. | Open Subtitles | أيضاً، لايوجد علامات جر . أو أيّ أثر للدماء على الأرض |
- Mücadele ya da sürükleme izi var mı? | Open Subtitles | هل يوجد أي علامات تدل على مقاومة أو جر |
Sonra balta sesleri, sürükleme sesleri. Sonra koku gelmeye başladı. | Open Subtitles | ثم نشر وأصوات جر" "ومن ثم أتت الرائحه |
Kan ve sürükleme izleri buldum. | Open Subtitles | لدي دم هنا وآثار جر |
- Sadece sürükleme izi var. | Open Subtitles | فقط آثار جر |
- Yukarıda ki platforma doğru sürükleme izleri var. | Open Subtitles | لديّ علامة بأتجاه السحب والتي تقود الي المنصة |
Ama bu kan lekesi ve sürükleme olayın hemen bitmediğini söylüyor. | Open Subtitles | لكن بقع الدم هذة و علامات السحب تقول ان الامر لم ينتهى هنا |
sürükleme izleri. Ağır bir şey. | Open Subtitles | آثار السحب شئ ثقيل |
Yani gece sürükleme kraliçesi yaptı. | Open Subtitles | لذلك جعل السحب يلة الملكة. |
Şu anda kütle merkezindeki devasa kaymayı aerodinamik sürükleme profilini ve açısal ivmelenmenin tümden değişimini de katarak uçuş dinamiklerini yeniden hesaplıyorum. | Open Subtitles | أنا الآن أعيد حساب حركيات الطيران، مع الأخذ بالتغيّر الكبير لمركز الكتلة... معايير السحب الحركي الهوائي والتحول الكامل للتسارع الزاوي. |
sürükleme genellikle nefret suçlarıyla alakalıdır, fakat her iki kurban da ne etnik azınlık üyesi ne de eşcinsel. | Open Subtitles | الجر بالعادة يترافق مع جرائم الكراهية و لكن كلتا الضحيتين لم يكن من الاقليات او شاذا |
Bunlar sürükleme izine benziyor. | Open Subtitles | أولئك يُشاهدُ مثل علاماتِ العائقِ. |
İspanya bağlantısı ve yatağın altında sürükleme izleri var. | Open Subtitles | الصلة في اسبانيا و أثار الاحتكاك تحت السرير |