Kahrolası savaştan sağ çıkmıştı... ve ben onun sürmesine izin verdim. | Open Subtitles | بقى صامدا خلال الحرب اللعينة و أنا تركته يقود |
Frank, bu halde araba sürmesine izin verirsen ikinize de dava açabilirim. | Open Subtitles | "فرانك" إذا تركته يقود للمنزل بتلك الحالة فأعتقد أنني سأوجه التهم ضدكما |
Direksiyona biraz fazla yüklendi ama bu şekilde-- sürmesine izin vermeyeceksin? | Open Subtitles | مبالغ قليلاً، لكن بتلك الطريق عليك لا تجعله يقود السيارة؟ |
Bu kamyonu dosdoğru kasırganın içine sürmesine izin vermiyorum. | Open Subtitles | انا لن اتركه يقود هذه الشاحنة. الى اتجاه الاعصار توقفي. |
Ben de bunun iki saat sürmesine. | Open Subtitles | لا يمكنني التّصديق أنّه استغرق ساعتين لذلكَ. |
Sorun yok. Sadece birkaç blok sürmesine izin verdim. | Open Subtitles | لا بأس، لقد تركته فقط يقود السيارة من مكان قريبٍ من هنا. |
Maalesef, Michael oğlunun kötü bir gaz pedalı olan bir araba sürmesine izin vererek yanlış bir karar veriyordu. | Open Subtitles | لسوء الحظ, قرار (مايكل) ليجعل أبنه يقود السيارة مع الدوس على الدوّاسة بشكل أكثر حساسية لم يكن قراراً جيداً |
O bakışlar "Keşke onun sürmesine izin vermeseydim"den fazlasını ima ediyor gibi. | Open Subtitles | نظرتك تقول أكثر من، "أتمنى لو لم أتركه يقود." |
Ekip arabamı kimsenin sürmesine izin vermemem gerekiyor. | Open Subtitles | لا يُفترض ان يقود اي شخص سيارتي. |
♪ Ay ışığına doğru sürmesine izin ver. ♪ | Open Subtitles | ♪ دعه يقود لاينر روفر-مركبة استكشاف قمرية -♪ |
- Böyle sürmesine izin veremezsin. | Open Subtitles | لن تدعه يقود هكذا معك الحق " آني " |
Neden istediği gibi sürmesine izin vermiyorsun? | Open Subtitles | لماذا لا تدعه يقود ؟ |
Alan'ın sürmesine izin verme çünkü sorunları var. | Open Subtitles | لاتدع (آلن) يقود , هناك شيئاً خاطىء به -مفهوم |
12 yaşında birinin arabayı sürmesine izin vermekle? | Open Subtitles | تدع صبيا عمره 12 سنه يقود ؟ |
Adı her neyse o çocuğun sürmesine izin verme. Şu güreşçi olan. | Open Subtitles | لا تدعي ذاك الذي لا أعرف اسمه يقود السيّارة، أقصد (المصارع) |
Fazla hızlı sürmesine izin verme! | Open Subtitles | لا تدعه يقود بسرعة |
Dün akşam Enzo'nun sürmesine izin verdim. Hamlanmış biraz. | Open Subtitles | تركت (إينزو) يقود ليلة أمس، وهو لا يجيد السياقة قليلًا. |
Hatta onun sürmesine de izin vereceğim. | Open Subtitles | بالتأكيد، سأتركه يقود حتى. |
Oradan işe gitmenin bir saat sürmesine imkan yok. | Open Subtitles | من المستحيل أن يكون الطريق قد استغرق منه أكثر من ساعة للوصول إلى مكان العمل |
Bu kadar uzun sürmesine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا مُتفاجيء أن الأمر استغرق كل تلك الفترة |
Uzun sürmesine şaşırdım. | Open Subtitles | أنا مندهشة لأنه استغرق وقتًا. |