O pisliğin bütün gün işeyip, sıçmaktan başka yaptığı yok ve daha fazla yaşamak istiyor,öyle mi? | Open Subtitles | هذا اللعين لا يفعل شيء سوي التغوط والتبول طوال النهار ويريد أن يعيش أطول؟ |
ve orda geliştirdiğimiz tek bağ aynı kahve kutusuna sıçmaktan karşılıklı rahatsız olmamız oldu. | Open Subtitles | الأمر الوحيد الذي تواطدنا فيه هو اشمئزازنا من التغوط في حافظة القهوة |
Ama bana soracak olursan, tüm bu vaziyet pancar salatası yedikten sonra sıçmaktan daha rahatsız edici. | Open Subtitles | ولكن إن سألتني,هذا الأمر برُمّته مزعج أكثر من التغوط بعد أكل السلطة |
sıçmaktan fazlasını yapabildiğimi | Open Subtitles | انني استطيع فعل اكثر من مجرد التغوط |
Yere sıçmaktan iyidir. | Open Subtitles | أفضل من التغوط على الأرض. |