Kanserden ölmek üzere olan Şah'a, Amerika tarafından sığınma hakkı verildi. | Open Subtitles | مُحتضراً من السرطان, تم منح الشاه اللجوء السياسي في الولايات المتحدة |
Yanımda siyasi sığınma hakkı isteyen 14 çocuk var. Hepsi de R-1 statüsünde! | Open Subtitles | لدي 14 طفل يطلبون حق اللجوء السياسي وكلهم من الحالة الأولى |
sığınma hakkı, mültecilik durumu geçici korunma durumu, insani tahliye ya da göç dışı iş seyahati hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لك صلاحية اللجوء السياسى أو وضع اللاجئين أو الوضع الوقائى المؤقت أو إطلاق السراح الإنساني أو رحلة عمل بدون هجرة ليس لك الصلاحية لأي من تلك الأشياء |
Bize sığınma hakkı için yardımcı olmayacaksınız. | Open Subtitles | لكن لا يمكنك مساعدتنا في العثور على ملاذ |
Eğer bize yardım ederseniz, sizi koruyabiliriz. Amerika Birleşik Devletleri size sığınma hakkı verecek. | Open Subtitles | لو ساعدتينا، يمكن أن نحميكِ يمكن أن نمنحكِ لجوء للولايات المتحدة |
Dışişleri onlara sığınma hakkı tanıyacak. | Open Subtitles | وافقت وزارة الخارجية على منحهم اللجوء السياسي جميعاً. |
Senden sadece avukatla görüşme hakkından vazgeçtiğine ya da siyasi sığınma hakkı istediğine dair bazı belgeleri imzalamanı isteyeceğim. | Open Subtitles | ولكن سأحتاج إلى توقيعك على بعض الوثائق للتخلي عن حقك في الحديث مع محامي أو طلب اللجوء السياسي. |
Gerçekten sığınma hakkı istiyorsan sabah elçiliğimize git. | Open Subtitles | لو تتمنى اللجوء السياسي فعلا، فإذهب إلى سفارتنا في الصباح. |
sığınma hakkı, mültecilik durumu geçici korunma durumu, insani tahliye ya da göç dışı iş seyahati hakkınız yok. | Open Subtitles | ليس لك صلاحية اللجوء السياسى أو وضع اللاجئين أو الوضع الوقائى المؤقت أو إطلاق السراح الإنساني أو رحلة عمل بدون هجرة ليس لك الصلاحية لأي من تلك الأشياء |
Ortak savaş operasyonları bitince bir grup Autobot'a sığınma hakkı verildi. | Open Subtitles | حفنة من الـ(أوتوبوتس) حصلوا على ملاذ بعد إلغاء عمليات القتال المشتركة. |
Güzel ülkenize sığınma hakkı verilse de burada denkliğim yok. | Open Subtitles | رغم أنّني مُنحت حق اللجوء السياسي في بلدكم الرائع، إلا أنّ مؤهلاتي ليست صالحة هنا. |
11 yaşında yakalandı ve terorist olmak ile suçlandı. ve ailesi onu kendi başına İngiltere'ye gönderdi ve orada siyasi sığınma hakkı istedi. | TED | في الحادية عشر، كان يتم استجوابه من قبل القوات العسكرية السيريلانكية، متهما بالإرهاب، و قد أرسله والديه إلى بريطانيا وحده كلاجئ يطلب حق اللجوء السياسي. |
Ona burada sığınma hakkı verdiler. | Open Subtitles | ولقد وفر له حق اللجوء هنا في مكسيكو |
sığınma hakkı istedim ve artık kalıyorum. | Open Subtitles | لكني طلبت لجوء سياسي فسمح لي بالبقاء |