Motoru onarabilmek için demir attık. Şimdi de çapa sıkıştı. | Open Subtitles | لقد أسقطنا الهلب كي نصلح المحرك والآن الهلب عالق |
Yeni bir diyafram aldım ve sıkıştı. | Open Subtitles | حصلت على الحجاب الحاجز الجديد وأنه عالق. |
Hiçbir şey anlatmıyorsun. Kıçın tavşan deliğine mi sıkıştı? | Open Subtitles | انت لن تقول لى , لا شئ مؤخرتك كانت عالقة فى جحر الفأر؟ |
Kolum, kolum makineye sıkıştı. Makine kartımı yedi. | Open Subtitles | أكمام قميصي, إنها عالقة في الجهاز لقد أكلَت بطاقتي |
Önce orada sıkıştı zannettim ama sonra gözünün bir şeye takıldığını gördüm: Siyah bir elektrik kablosu. | TED | في أول الأمر أعتقدت أنها علقت تحتها ولكني رأيتها تصل إلى شيء كانت تنظر إليه: سلك كهربائي أسود اللون. |
Muhtemelen kapı sıkıştı ve güverteye bir daha çıkamadı. Evet. | Open Subtitles | آجل , ربما علق الباب ولم تستطع الخروج من القمرة |
Harika. sıkıştı. Pekala. | Open Subtitles | رائع, إنه عالق, حسناً أبق في الأسفل و دعني أتولى هذا |
Asla, denemeye devam etmeliyim. Ayrıca kafam sıkıştı. | Open Subtitles | أبداً علي أن أستمر بالمحاولة بالإضافة إلى أن رأسي عالق |
Yadigar, muhafazanın dibine sıkıştı, eğer çıkartamazsak, kız kolunu kaybedecek. | Open Subtitles | جزء من العينة عالق في الصندوق و سوف تخسر هذه الذراع إن لم نخرجها |
Ne demek botum sıkıştı? | Open Subtitles | أعني أن هذا الحذاء العملاق الغبي الذي جعلتيني أرتديه, عالق |
Arabam kapımın arkasında sıkıştı çünkü kahrolası güç kesildi. | Open Subtitles | ذلك سيكون متأخراً، سيارتى عالقة خلف البوابة، ليس لدينا أى طاقة هنا |
Hayır lan, sıkıştı. Zulayı bunun içine koydum ve şimdi elimi çıkaramıyorum. | Open Subtitles | لا ياصاح إنها عالقة لقد وضعت المخدرات هنا والآن لا أستطيع إخراج يدي |
Birden baltası kestiği ağaca sıkıştı. | Open Subtitles | و و فجأة علقت الشجرة تلك الشجرة كانت عالقة بشيء ما |
Yakalayıcı atış yapıyor ve şimdi Personi, 1 . ve 2. beyz arasında sıkıştı! | Open Subtitles | القاعدة الثانية فى إثنين, توجد رمية الماسك والآن عندهم كريسكيون, علقت بين الأول و الثانى |
İlk atıştan sonra sürgü geri çekildi ve sonra sıkıştı. | Open Subtitles | بعد الطلقة الأولى , الشريحة عادت ومن ثم علقت |
Altına sıkıştı ve annesi de hala onu dibe itekliyor. | Open Subtitles | لقد علقت تحتها، وهي مُستمرة في دفعها أسفل. |
Muhtemelen kapı sıkıştı ve güverteye bir daha çıkamadı. Evet. | Open Subtitles | آجل , ربما علق الباب ولم تستطع الخروج من القمرة |
Borudan geçmeye çalışıyor, sanırım sıkıştı. Bacaklarını komik bir şekilde sallıyor. | Open Subtitles | ويتسلق في أنبوب ويبدو أنه علق به ساقاه تتدليان بشكل هزلي |
O şey kafana sıkıştı, değil mi? Sustur beni ve bana Lessie de! | Open Subtitles | ذلك الشئ ملتصق براسك اقفل فمى و كلمينى يا فتاة |
ve o anda vites kutusu sıkıştı ve tamamlayacak birkaç turu kalmıştı sadece altı vitesle. | Open Subtitles | ومن ثم تعطل صندوق الغيارات يجب عليه ان يكمل العدد المتبقي من اللفات فقط في الغيار السادس. |
Ama benim bilgisayarım. Bilmiyorum, tekrar sıkıştı. | Open Subtitles | ولكه جهازي الكمبيوتر لا اعلم ولكنه يعلق احيانا |
- Hayır. Hem zaten bacaklarım sıkıştı. | Open Subtitles | كلا و ساقاي عالقتان في التراب و لا أستطيع التحرك |
- Asansörde sıkıştı. | Open Subtitles | عالقه في هذا المصعد. |
Şu an köşeye sıkıştı, yirmiye karşı bir durumunda. | Open Subtitles | الأن , هو محاصر ونحن نفوقه عدداً عشرون إلي واحد |
Penisiniz kitap deliğine mi sıkıştı? | Open Subtitles | هل التصق عضوك في فتحة الكتب المرتجعة للمكتبة؟ |
sıkıştı! | Open Subtitles | - انها ملتصقه! |
- bacağım sıkıştı | Open Subtitles | قدمى, محشورة - فى ماذا؟ |
...dört yaşındaki Leroy Ellenberg, yakala-kazan makinesine sıkıştı. | Open Subtitles | حيث فتى في الرابعة من عمره تسلق الى داخل هذه اللعبة وعلق فيها |
Pencere sıkıştı ve benim memeler buradan geçemez. | Open Subtitles | لقد عَلِق ولا يمكننى أن ألائم ثدياى عبر هذه الفتحة |