Halk sağlığını koruma, Belediye Meclisi'nin gündeminde pek de üst sıralarda sayılmaz. | Open Subtitles | وتصريف المجارى لا يعمل بكل جودته هنا لأنه في قاع جدول اعمال المدينة |
İlk verilerin yayınlandığı sıralarda, Yale’deki astronomlar ilginç bir şeyi merak ediyordu; ya bilgisayarlar bir şeyi gözden kaçırdıysa? | TED | في نفس وقت إصدار أول معلومات بيانية، كان علماء الفلك في جامعة ييل يتساءلون عن أمرٍ مثيرٍ للإهتمام: ماذا لو غفلت أجهزة الحواسيب عن شيء ما؟ |
Kurul oy veriyor. Sonuç şu sıralarda belli olmalı. | Open Subtitles | المجلس يقوم بالتصويت الآن وستعلن النتيجة في أي لحظة الآن |
Üst sıralarda olan Oilers sahada harika bir sezon geçirdi, ama bazı oyuncuların derslerde büyük problemleri vardı. | Open Subtitles | "الأويلرز " ذو التصنيف العالي جداً لديهم فصل جيد على الملعب لكن بعض اللاعبين كانوا في مشكلة كبيرة أكاديمياً |
Bu sıralarda hayvanlarla ilgili araştırmalar saldırganlığa ve rakabete odaklanmıştı. | TED | وفي ذلك الوقت كان التركيز في الكثير من أبحاث الحيوانات حول العدوانية والتنافسية. |
Sana bir şey söyleyeyim bak, sen babanın sikinin üzerinde oturduğun sıralarda ben film çekiyordum. | Open Subtitles | اسمعني جيداً كنت أصوّر أفلام في الوقت الذي كنت فيه أنت أمشاج في خصيتيّ أبيك |
Umumi tuvaletler belediyenin öncelikleri arasında üst sıralarda değil. | Open Subtitles | وتصريف المجارى لا يعمل بكل جودته هنا لأنه في قاع جدول اعمال المدينة |
Görgü tanıkları 40'larının başlarında sarışın bir kadının Karen çocuğunu götürdüğü sıralarda bir saattir banka oturduğunu söyledi. | Open Subtitles | الشهود قالوا ان أمرأة بشعر أشقر عمرها ببداية الأربعينات كانت تنتظر على مقعد لمدة ساعة في نفس وقت أخذ كارين لطفلها الى هناك |
Bilinen KGB ajanlarından bir grubun Gaad'ın öldürüldüğü sıralarda ülkeye girip çıktıklarını gösteriyor. | Open Subtitles | تُظهر سفر مجموعة من ظباط الاستخبارات الروسية المعروفين داخلين وخارجين من الدولة (في نفس وقت اغتيال (غاد |
Şu sıralarda söylediğim şeyi doğrulayan bir faks almanız lazım. | Open Subtitles | هذا صحيح، لابد وأنك ستتلقى فاكس في أي لحظة الآن لتأكيد ما أخبرك به |
Yani eğer şu sıralarda amı götü kaybedersem, doktorlara durumumun kokainle alakalı olabileceğini söylersin artık. | Open Subtitles | ولذلك لو انهرت في أي لحظة الآن فلتخبر الأطباء أن هذا ربما يكون له علاقة بالكوكايين |
Üst sıralarda olan Oilers sahada harika bir sezon geçirdi, ama bazı oyuncuların derslerde büyük problemleri vardı. | Open Subtitles | "الأويلرز " ذو التصنيف العالي جداً لديهم فصل جيد على الملعب لكن بعض اللاعبين كانوا في مشكلة كبيرة أكاديمياً |
Bu sıralarda genomlarını dizilimlemek mümkün bir hâle geldi; görünmeyene bakabilecek ve genetik oluşumlarını inceleyecektik. | TED | وفي ذلك الوقت، أصبح من الممكن ترتيب تسلسل الجينوم الخاص بهم والنظر إلى تركيبتهم الجينية. |
O sıralarda İngiltere krallığında huzursuzluk hüküm sürüyordu. | Open Subtitles | وفي ذلك الوقت المملكة المتحدة أسُتثيرت كثيراً |
Senin hukuk fakültesine gittiğin sıralarda. | Open Subtitles | تقريباً في الوقت الذي كنت تذهبين فيه إلى كلية الحقوق |
Tam olarak benim Brennidon'u, Midlands'ı Arayıcı'nın sahte vaatlerinden kurtarmak için temizlediğim sıralarda, ortadan kaybolmuştu fakat şimdi Arayıcı döndü ve sen buradasın ben de buradayım fakat kutu nerede? | Open Subtitles | اختفي في نفس الوقت الذي كنت اطهر فيه بلده "برينيدين" محاولاً انقاذ الارضي الوسطي |
Ama tam o sıralarda, bir perona Londra treni gelirken bir diğerinden Liverpool treni hareket ediyormuş. | Open Subtitles | و لكن في قرابة ذلك الوقت كان قطار لندن يصل من منصة واحدة و قطار ليفربول من المنصة الأخرى |
O sıralarda daha önceki derece değerlendirmelerinin doğru olmadığı belli olmuştu. | Open Subtitles | حسنا، أ، بالتأكيد فى هذا الوقت كان واضحا أن تقديراتهم السابقة كانت غير دقيقة |