ويكيبيديا

    "sıvıyla" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • السائل
        
    • سائل
        
    • بسائل
        
    • بالسوائل
        
    • السوائل
        
    İskeletsel destek basınçlandırılmış bir sıvıyla onu çevreleyen, gergin ve fibriller tarafından desteklenen bir duvar arasındaki etkileşimden geliyor. TED الدعم الهيكلي القادم من التفاعل بين السائل المضغوط والجدار المحيط من النسيج والذي يجتمع في التوتر والبروتينات الليفية المعززة
    Kurdun kisti serebrospinal sıvıyla aynı yoğunlukta. Open Subtitles كثافة كيس الدودة بنفس كثافة السائل المخي
    pek çok kişiden gelmiş gibi görünüyor, ve tamamen bir sıvıyla bozulmuş Open Subtitles كما قال الرجل يبدو أنها دماء عدة أشخاص تحللت كلياً بواسطة سائل
    Aslına bakarsanız, Jenkins herhangi bir sıcak sıvıyla yanmaktan nefret ederdi. Open Subtitles في الواقع، جانكينز كان يكره أن يُحرق بأي سائل ساخن
    Şimdi aynı şişenin su benzeri bir sıvıyla dolu olduğunu düşünün. TED الآن تخيل، نفس العبوة مليئة بسائل كالماء.
    Ayrıca içi sıvıyla dolu iki kılla çizilmiş torba vardır. TED وهناك كذلك كيسان مبطنان بالشعر معبأة بالسوائل.
    Sadece, göğsümdeki can veren sıvıyla ilgileniyor. Open Subtitles إنه مهتم فقط فيما ستقدمه هذه الحياة من السوائل إلى ثديي.
    Ve onu geri istiyor. Özel bir sıvıyla birlikte. Open Subtitles هو يريدها مره أخرى مع كميه كافيه من السائل
    Yanan parçalardan bazıları erimeden önce albayın dokularının arasındaki sıvıyla soğumuş. Open Subtitles بعض الشظايا المحترقة بردت بواسطة السائل الموجود فى انسجة العقيد قبل ان يتفككوا
    İlk anım, bir ormanda uyandığım tamamen büyümüş ve bahsettiğin pembe sıvıyla kaplı olarak. Open Subtitles ذاكرتي الأولى وأنا أمشي في الغابة كامل النمو مغطى بذلك السائل الوردي، الذي كنت تتحدث عنه
    Yanması için mavi bir sıvıyla kaplanmış olabilir. Open Subtitles لقد تمّ غمسه في السائل الأزرق الذي كان يُفترض به حرقه.
    Metal bir teneke kutu, sıvıyla dolu bir birim, su ve çözünmüş amino asitleri içeriyor. Open Subtitles إنها علبة حديدية بداخلها سائل يحتوي على المياه و الأحماض الأمينية الذائبة
    Ciğerler sıvıyla taşmış. Open Subtitles الرئتان غارقتان في سائل
    "Bunu herhangi bir sıvıyla karıştır ve--" Open Subtitles "ضعه في أي سائل ثم سنرى النتيجة"
    Hiç görmedim ama bence sen bu bitkinin ortasını kesebilirsin ve ertesi sabah çok lezzetli bir sıvıyla dolmuş olur. Open Subtitles لم أره قط، لكني أظن أن يمكنك أن تقطعي قطعة بحجم القلب من هذا النبات وفي الصباح التالي ستمتلىء بسائل لذيذ
    Bebekken, annelerimizin rahminde sıvıyla çevrelenmiş olarak dokuz ay geçiririz. Open Subtitles كأطفال, نقضي تسعة أشهر مُحاطين بسائل في رحم أمِّنا.
    Yüzü yanıcı bir sıvıyla kaplanmış ve ateşe verilmiş. Open Subtitles بلل الوجه بسائل سريع الاشتعال، و اشتعل النار
    Oksijen seviyesi kötü durumda, ayrıca ciğerleri sıvıyla dolu. Open Subtitles الأكسدة مرتفعة بشدة و الرئتان ممتلئتان بالسوائل
    Hırıltılar var. Ciğerleri sıvıyla doluyor. Open Subtitles حسناً, أنا أسمع صوت خشن, إنه ملئ بالسوائل.
    Aynı şekilde akciğer ödeminde de ciğerleriniz sıvıyla dolar. Open Subtitles ووذمة الرئة ، التي تعني أمتلاء رئتكم بالسوائل
    Bu gece duvarları her renkten sıvıyla boyayacağız. Open Subtitles والليلة سنرسم على الجدران بجميع أنواع السوائل.
    Hey, Rick, neden orda gizemli bir sıvıyla dolu, tam sana doğrultulmuş bir şırınga var? Open Subtitles مهلا، ريك، لماذا هناك حقنة من السوائل الغامضة معلقة مباشرة على لك؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد