Verileri topladı ancak daha sonra, artık sızıntıyı gerçekleştirme konusunda emin değildi. | Open Subtitles | لقد جمعت المعومات ولكن أصبحت مترددة من أنها ستعمل على ذلك التسريب |
Tavanı tamir edebileceğini söyledi ama sızıntıyı gidermek için bir tesisatçı çağırmanız gerekebilir. | Open Subtitles | و لكن لإصلاح التسريب فعليك أن تستدعي سمّكري |
Dedi ki size bahsettiğim sızıntıyı sizin tamir etmeniz gerekiyormuş. | Open Subtitles | و قال أنه يجب عليك أن تصلح التسريب الذي أخبرتك عنه |
Büyük bir tükürük bu basınçta küçük bir sızıntıyı iyice yavaşlatır. | Open Subtitles | قد تغلق شق التسرب مؤقتا إلى حد كبير تحافظ على الضغط. |
Boğulacak seviyeye gelmeden sızıntıyı kesecek vaktimiz var. | Open Subtitles | آشلي ، هناك وقت لنوقف التسرب قبل أن يزداد لدرجة تجعلنا نقلق من أن نغرق |
Yangından kendimizi korumak için tünelin bir bölümünü... çökertmeye ve sızıntıyı kesmeye çalışacağım. | Open Subtitles | ما سأحاول أن أفعله هو أن أقوم بتفجير جزء من هذا الإنبوب حتى يحجزنا بعيداً عن النيران و نحاول أن نسد هذا التسرب |
Aya bir delik açarak okyanus dalgaları üzerindeki yer çekimini değiştirirsek boyutsal sızıntıyı keseriz. | Open Subtitles | أعتقد إن قمنا بالحفر على سطح القمر، سنغير الجاذبية التى ستسحب أمواج المحيط و نستطيع أن ننهى تسرب الأبعاد |
Biobilgisayardaki şu sızıntıyı halledebildiniz mi? | Open Subtitles | هل إستطعت أن توقف التسريب في الكمبيوتر الحيوي؟ |
Bu polimer sızıntıyı önleyebilir. | Open Subtitles | هذا المركب الكيميائي يستطيع إيقاف التسريب |
sızıntıyı yamayın ve yapay serebrospinal sıvı verin. | Open Subtitles | أوقفوا التسريب وزوداه بسائل نخاعيّ صناعيّ |
Hayır senin burada kalıp, sızıntıyı araştırmanı tercih ederim. | Open Subtitles | لا, أريد منكي أن تبقي هنا وتتفحصي ملفات التسريب |
Sonunda, sızıntıyı sana sağlamada gönüllü oldu. | Open Subtitles | إذن, في نهاية الآمر وافقت على عمل التسريب معك |
O sızıntıyı onun onarması gerekirdi. | Open Subtitles | كان ينبغي عليه أن يكون هنا لإصلاح ذلك التسريب. |
Güvenlik duvarı inşa edebilmeniz için sızıntıyı yeteri kadar erteleyebilirim, ...bilgi sızdırmadan kendinize mesafe bırakacak kadar. | Open Subtitles | يمكنني تأخير التسريب لمدة كافية تبني فيها نظام حماية يُبعدك عن المعاملات |
sızıntıyı tıkamaya çalıştım, ama suyun altında bir yerlerde. | Open Subtitles | حاولت ان اتجنب التسرب لكنه ظهر فى قاع الغواصة |
Elindeki hemen hemen boştu, yine de ağız çevresindeki sızıntıyı analiz edebildim. | Open Subtitles | هذا تقريبا خاوي و لكني استطعت تحليله التسرب حول الفوهة |
Sadece duvarımdaki sızıntıyı tamir etmek istiyorum. Hepsi bu. | Open Subtitles | أنا فقط أريد إصلاح التسرب في حائطي,هذا كل مافي الأمر |
Giysideki sızıntıyı Venüs'te değil de bugün bulduğumuz için şanslıyız. | Open Subtitles | ومن حسن حظنا أننا وجدنا التسرب اليوم و ليس على كوكب الزهرة. |
Sonunda odamdaki sızıntıyı tamir ettirdiğimi biliyor musun? | Open Subtitles | مهلا , اتعرفي أنني في النهاية اصلحت التسرب في غرفتي ؟ |
O kadar derini delmemelilerdi çünkü şimdi makineleri sızıntıyı düzeltmek için yeterince derine inemez. | Open Subtitles | لم ينبغى عليهم أن يحفروا على هذا العمق فى المياه لأن الآن لا تستطيع الآلات الوصل إلى هذا العمق لإصلاح التسرب |
Ama içine kokuyu eklerler ki böylece sızıntıyı fark edebilirsin. | Open Subtitles | لكنهم يضيفونها لتعرفي ان هناك تسرب |
sızıntıyı bulana kadar, herkesi gözaltında tutmalıyız. | Open Subtitles | يجب أن نبقي الجميع رهن الاعتقال إلى أن نجد صاحب التسريبات |
Sıkı dur sadece. sızıntıyı kapatıp odadaki havayı boşaltmalıyız... Rodney! | Open Subtitles | يجب أن نوقف التسرّب ونقوم بتهوئة الغرفة... |
Evet. sızıntıyı yapan o. Bira? | Open Subtitles | صحيح، هي مسربة المعلومات هل تود احتساء الجعة أم مشروب آخر؟ |