Biyopsi, beyaz kan hücrelerinin sızdığını ortaya çıkardı. | Open Subtitles | الخزعة كشفت عن تسلل لكريات الدم البيض |
Bazıları Cylonların Caprica'ya bu yolla sızdığını düşünüyor. | Open Subtitles | كما ترين , البعض يعتقد أن هذه كانت الطريقة التى تسلل بها السيلونز إلى (كابريكا) |
Oradaki üsse bir Rus ajanın sızdığını fark etmenden ve Dar Adal'la Saul Berenson'ın bunu örtbas etmeye çalışmasından bahsedeceğiz. | Open Subtitles | كيف من الممكن أن تكوني من اكتشفتي عميل روسي قد تسلل إلى المحطة هناك و كيف ل (دار عادل) و (صول بيرنسون)ا |
Ona bunun nerden sızdığını bilmediğini söyleyeceksin. | Open Subtitles | أخبره أنه لا فكرة لديك كيف تسرّب الخبر |
Hala bunun nasıl sızdığını bilmiyorum. | Open Subtitles | ما زلتُ لا أعرف كيف تسرّب هذا |
Böylece radyoaktif tozun dağlardan temizlenip nehirlere doğru aktığını ve okyanusa sızdığını gördük. | TED | وبهذا يُمكن أن نرى بأن الغبار المُشع بدأ ينحدر من قمة الجبل وصولا إلى نظام النهر، ثم يتسرب إلى المحيط. |
Nasıl sızdığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف كيف تسرّب |
Bu zeminden metan gazının sızdığını gösterir. | Open Subtitles | مما يعني بأن غاز الميثان يتسرب من التربة |
Kapısının altından kan sızdığını gören sütçü polise haber vermiş. | Open Subtitles | رجل توصيل الحليب إستدعى الشرطة بعد رؤية الدمّ يتسرب من تحت الباب. |
Böyle bir şeyin nasıl basına sızdığını öğrenmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن أعرف كيف شئ كهذا يتسرب ؟ |