Ve haylaz, ufak dostlar olarak bir gece kızların kulübesine sızmaya karar vermiştik. | Open Subtitles | و بحكم كوننا هؤلاء الخبثاء الصغار فى أحد الليالى قررنا التسلل للوصول إلى أكواخ الفتيات |
Hatta, yıllar boyunca bu duruma o kadar alıştık ki sızmaya çalışanları korkutup kaçırmak artık ritüelin bir parçası oldu adeta. | Open Subtitles | في الواقع، لقد إعتدنا على ذلك على مر السنين حتى، اه، أصبح شبه جزء من الطقوس لتخويف من يحاول التسلل |
Ve içeri sızmaya karşın çok dikkatli korunuyor. | Open Subtitles | وتخضع لحراسة مشددة لا نستطيع التسلل إليها. |
Depo'ya sızmaya çalışan adamı buldun mu? | Open Subtitles | هل وجدت الشخص الذي يحاول اختراق المستودع ؟ |
KGB'nin Medeni Haklar Hareketi'ne sızmaya çalıştığını hepimiz biliyoruz. | Open Subtitles | والآن، نحن جميعًا نعلم أن المخابرات الروسية حاولت اختراق حركة الحقوق المدنية |
Cylonlar ağa sızmaya çalışıyor. Ağ geçidine girmeyi deniyorlar. | Open Subtitles | , السيلونز يحاولون إختراق حاسوبنا محاولة إختراق حاسوبنا الرئيسى |
Wisconsin'den genç senatör, Joseph McCarthy devletimize, ordumuza ve okullarımıza sızmaya çalıştıklarına inandığı sözde Komünistlerin soruşturmasını bitirmek üzere. | Open Subtitles | ومن ولاية "ويسكنسن" السيناتور (جوزيف مكارثي) الذي كثف تحقيقاته في الشيوعيين ويعتقد أنهم تسلّلوا في الحكومة والمدارس الجيش. |
Kan sızmaya başlamadan, o sandığı dışarı çıkarsa iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل لة أن يخرج ذلك الصندوق من هناك قبل أن تفوح رائحتة |
Az önce onu tavan arasına sızmaya çalışırken yakaladım onaylamadığımı düşündüğü için böyle yapıyor. | Open Subtitles | ضبطته يتسلل إليها في السقيفة و فعل هذا بالتأكيد لأنه يظن أنني لن أوافق على هذا |
Tamam, uzaylı bir canlı bilgisayar ABD ordusuna sızmaya çalışıyor. | Open Subtitles | حسنا، لذلك، جهاز كمبيوتر المعيشة الغريبة يحاول التسلل إلى الجيش الأمريكي. |
Mağara ağları kurmuştuk, fakat bize zarar vermek için ajanlar gönderip aramıza sızmaya çalıştılar. | Open Subtitles | لقد عملنا من شبكة من الكهوف و كنهم التسلل لنا، إرسال جواسيس لتعيث فسادا. |
Şu anda bize sızmaya çalışıyor olabilirler. | Open Subtitles | قد يكونوا يُحاولوا التسلل إلى الداخل الآن |
Saraya sızmaya çalışırken bunun hem en iyi hem de tek şansı olduğunu bilmiyordu. | Open Subtitles | "يجهل بينما يحاول التسلل للقصر أنّ هذه أفضل وآخر فرصة له" |
Orada Hellfire Club adında gizli bir topluluğa sızmaya çalışmıştı. | Open Subtitles | حيث زعم أنه كان عليه التسلل "بسر للمجتمع المعروف بنادي "هيل فاير |
- İçeri sızmaya çalışırken yakaladık, seni bırakması için korumaya birine rüşvet vermeye çalışıyordu. | Open Subtitles | - قبضنا عليها وهي تحاول التسلل خارجا وأيضا كانت تريد رشوة أحد الحراس من أجل إخراجك |
Yıllardır saflarımıza sızmaya çalıştıklarını biliyor muydun? | Open Subtitles | أتعلم أنهم حاولوا اختراق صفوفنا منذ سنوات؟ |
Winchester ana gemime sızmaya çalışıyor. | Open Subtitles | طائرة "وينشستر" تحاول اختراق المركبة الأم. |
Şirkete sızmaya çalışan bir sahtekâr var. | Open Subtitles | كان هناك نصاب يحاول اختراق الشركة. |
Polislerin söylemesine göre grid'e sızmaya çalışmışlar. | Open Subtitles | سمعت الشرطة تقول أنهم حاولوا إختراق الشبكة |
Fakat hala sisteme neden sızmaya çalıştığını anlayamadım. | Open Subtitles | مازلت لا أفهم لِما تريد إختراق النظام؟ |
Wisconsin'den genç senatör, Joseph McCarthy devletimize, ordumuza ve okullarımıza sızmaya çalıştıklarına inandığı sözde Komünistlerin soruşturmasını bitirmek üzere. | Open Subtitles | ومن ولاية "ويسكنسن" السيناتور (جوزيف مكارثي) الذي كثف تحقيقاته في الشيوعيين ويعتقد أنهم تسلّلوا في الحكومة والمدارس الجيش. |
Kan sızmaya başlamadan, o sandığı dışarı çıkarsa iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل لة أن يخرج ذلك الصندوق من هناك قبل أن تفوح رائحتة |
Bu kampa sızmaya çalışan, kımıldayan bir şey olursa öldürün. | Open Subtitles | أي أحد يحاول ان يتسلل إلى المعسكر أي شيء يتحرك أقتلوة |
Senin hırsızlar, hava alanı bilgisayarlarına sızmaya çalışmıyor, Jesse. | Open Subtitles | أجل ، لصوصك لا يخترقون كمبيوترات المطار جايسي |