Burada tabii ki bir yol var, ki bu da gece geç saatlere kadar oturup bütün haberleri okuyarak bütün gerçekleri ezberlemek. | TED | هناك، بالطبع، طريقة واحدة، وهي الجلوس لوقت متأخر من الليل وتعلم كل الحقائق عن ظهر قلب من خلال قراءة كل هذه التقارير. |
Çok geç saatlere kadar çalıştık. Annesiyle tanıştın mı? Harika biridir. | Open Subtitles | . كنا نعمل لوقت متأخر جداً . هل قابلت والدتة ؟ |
Geç saatlere kadar kalmanı istedim çünkü bu müessesenin çok önemli elemanlarından birisin... | Open Subtitles | لكنّي بحاجة إليك للعمل هُنا لوقت مُتأخّر لأنّك جزء هام مِن هذه الشركة |
Bunların ne için olduğunu hiç bilmezdi her gece orada oturur, kamburunu çıkartıp saatlere bakar gözlerini şaşı yapana kadar bakardı, peki ne için? | Open Subtitles | لم يعرف قيمتها أبداً جالساً هناك كل ليلة يعمل على تصليح الساعات يحدق نظرة الضعيف , ولماذا ؟ |
Daniel bu hafta seni gece geç saatlere kadar salmadı. | Open Subtitles | إن دانيال يبقيك للعمل لساعات متأخرة من الليل هذا الأسبوع |
Annemle geç saatlere kadar yeni fikirlerimizle birbirimize ilham veriyorduk. | TED | كنتَ أبقى مع والدتي لوقتٍ متأخر نتحدث عن آخر أفكارنا ونلهم بعضنا البعض. |
Başbakan hep geç saatlere kadar çalışıyor, bir yorum almaya geldim. | Open Subtitles | رئيسة الوزراء دائما تعمل لساعة متأخرة فجئت بحثا عن تعليق |
Geç saatlere kadar burada envanter çıkardığın için çok sevindim. | Open Subtitles | أنا سعيدة جداً لأنك هنا تقوم بجرد للسلعة لوقت متأخر. |
Eşin olsaydım, geç saatlere kadar kalıp bütün arkadaşlarınla arkadaş olabilir miydim? | Open Subtitles | اذا كنت شريكتك, هل يمكنني البقاء لوقت متأخر واصبح صديقة لكل اصدقائك؟ |
Evet envanterlerle uğraşıyordum ve geçen hafta geç saatlere kadar çalıştım. | Open Subtitles | نعم اردتها ان تكون شامله لذلك عملت لوقت متأخر الاسبوع الماضي |
Seni böyle geç saatlere kadar tutan Bill mi, merak ediyorum. | Open Subtitles | إنّني فقط أتساءل ما إذا كان بيل أبقاك لوقت متأخر جدّاً. |
Dün gece herkes gittikten sonra o burada kaldı. Geç saatlere kadar çalıştı. Benden mum istedi. | Open Subtitles | البارحة، عندما غادر الجميع، بقي هنا لوقت متأخر جدًا يكتب لوحده بلا نور |
Bu yüzden geç saatlere kadar kalmanı istemiyorum. | Open Subtitles | لذا، أنا لا أحب أن تبقين لوقت متأخر خارجاً |
Bu şey başınıza kalacak. Geç saatlere kadar çalışmanın zorluğunu hiç düşünüyor musunuz? | Open Subtitles | لَكنَّك رجالَ أبداً لا يُفكّرونَ بشأنهم العمل الشاقّ أَو الساعات الطويلة. |
Dakikalar saatlere, saatler günlere dönüşüyordu. | Open Subtitles | الدقائق تمر سريعاً إلى ساعات الساعات إلى أيام |
Geç saatlere kadar tuttuğum için kusura bakma. | Open Subtitles | حقاً أتأسف على كل الساعات المتأخرة التي اضطرت هي إلى العمل فيها |
- Evet. Gece geç saatlere kadar çalışmaktan, uzun süren gecelerden ve sıcak tartışmalardan bahsediyoruz... | Open Subtitles | التحدث لساعات متأخرة ليالي طويلة, نقاشات حادة |
Bizi bu gece geç saatlere kadar çalıştırmanın karşılığı budur! | Open Subtitles | هذا ما ستأخذه لجعلنا نعمل لساعات متأخرة من الليل |
Büyük ihtimalle geç saatlere kadar kalamam anlyıor musun? | Open Subtitles | لربما لا يجدر بي السهر لوقتٍ متأخر, تعلمين؟ |
NYPD saatlere ve insan gücüne milyonlarca dolarlar harcıyor. | Open Subtitles | شرطة نيويورك ستنفق ملايين الدولارات والساعات والطاقة البشرية |
İhtiyaç saatleri düzensiz, geç saatlere kalıyor ya da erkek getiriyor mu? Tabii ki hayır. | Open Subtitles | هل كانت تأتي في ساعات غريبة، وتبقى لأوقات متأخرة هل كانت تجلب رجالاً معها؟ |
Tıpkı İsviçre gibi. Tabii guguklu saatlere olan tuhaf bağlılıklarının dışında. | Open Subtitles | إنه، حسنا، مثل سويسرا بدون الإنجذاب الغريب للساعات الحمقاء |
Zaman kodlari, Valtini'nin saldiriya ugradigini söyledigi saatlere uygun. | Open Subtitles | الزمن على الشريط متفق مع الليلة التي تعرّض فيها (فالتيني) للهجوم. |
Sana saatlere bakım yapmayı öğreteceğim. | Open Subtitles | وسأعلمك كيف تعتني بالساعات |
Bir de, uzaktaki sarışınla geç saatlere kadar internette sohbet etmek yok. | Open Subtitles | ولا احاديث بعيدة المدى في اخر الليل مع الشقراء |
Ona gece geç saatlere kadar ders verirken bile aklına gelmedi. | Open Subtitles | , بعد كل تلك الليالي الطويلة و أنا أعلمه و لم يخطر له أن يدعوني |