| Sizi robotlarla buluşturmak için ve onlarla neler yapabileceğinizi görmek için sabırsızlanıyoruz. | TED | ونحن نتطلع ان يكون لكل واحد منكم روبوت، ونريد أن نرى ماتستطيعون بناءه. |
| Yeni arkadaşlarımızı tanımak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | و نحن نتطلع إلى التعرف على أصدقائنا الجدد |
| Yeni dostlarımızı tanımak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | ونحن نتطلع إلى التعرف على أصدقائنا الجدد. |
| Ama şimdi bir süredir uzaktayız ve geri dönmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | ولكن الآن لقد ذهبت بعض الوقت، لا يمكننا الانتظار للحصول على المنزل. |
| Oradaki tecrübelerini duymak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | كلنا متلهفون لنسمع تجربتك هناك |
| # sabırsızlanıyoruz, omzumuzu indiremiyoruz. | Open Subtitles | لا نستطيع الانتظار ليوم الزفاف ولا نستطيع الكف عن الرقص |
| Sıradakini ne zaman yapacaksınız? Bir dahakini takip etmek için sabırsızlanıyoruz." | TED | متى ستقومين بالرحلة التالية؟ نتوق لمتابعة الرحلة التالية." |
| Gösteride iyi şanslar. Görmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | حظاً موفقاً في العرض لا يسعنا الانتظار لمشاهدته |
| - sabırsızlanıyoruz, değil mi? | Open Subtitles | ونحن نتطلع لذلك صحيح؟ لقد جئت من ليلهامر. ماذا ؟ |
| Yardımımıza geldiğiniz için teşekkür ederiz ayrıca uzun ve verimli bir birliktelik için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نشكركم لقدومكم لنصرتنا ونحن نتطلع لتعاونٍ طويلٍ ومثمر |
| Grubun yarın Glasgow'daki konseri için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نتطلع كثيرا إلى رؤيتهم غدا، ويعيش في غلاسكو. |
| Ancak bakış açını duymak için sabırsızlanıyoruz. Bu yeni... | Open Subtitles | ولكننا نتطلع الى سماع وجهة نظرك انها جديدة |
| Yiğit kaçışınızı dinlemek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتطلع للإستماع إلى طريقة هروبك الجريئة. |
| Evet,eminim ki hepimiz bunun için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نعم ، أنا متأكد أننا نتطلع كلنا لهذا |
| Hepimiz sizin müziğinizi duymak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | نحن نتطلع إلي سماع الكثير من موسيقاكِ. |
| Eşi ve onunla tanışmaya sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | لا يمكننا الانتظار لمقابلته هو وزوجه |
| Tahoe'da Şükran Günü geçirmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | لكن لا يمكننا الانتظار أن نقضي "عيد الشكر في "تاهو |
| Evet. Gel hadi. Sunumunu görmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | اننا متلهفون لرؤية تحضيرك |
| Amerika'yı o parmakla kavuşturmak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | لا نستطيع الانتظار حتى نعطي امريكا السيد اصبع مره ثانية |
| Reynholm Sanayi'yi her şeyiyle tanıtmak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | و نتوق شوقاً لنريكم كل ما يتعلق بـ "صناعات رينهولم" |
| Ama şimdi bir süredir uzaktayız ve geri dönmek için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | أنا الآن بما أننا غبنا فترة لا يسعنا الانتظار حتى نعود لديارنا |
| Annenle ben seni bırakmak için sabırsızlanıyoruz. | Open Subtitles | أمّكَ وأنا لا يَستطيعُ الإنتِظار لإنْزالك. |
| Sizinle bu yolculuğa çıkmak için sabırsızlanıyoruz | Open Subtitles | نحن متحمسون جدا لخوض غمار هذه الرحلة معك |
| 996'sının içinde kaybolmak için sabırsızlanıyoruz. | TED | فنحن لا نطيق الانتظار حتى نحاط بـ 996 واحدة منها. |