| sabun ve suyla temizlenir. | Open Subtitles | مع بعض الصابون و الماء و نظف الطربيزه هو يقول , واف واف |
| Bak, dolabımda seni çağıran bir kalıp sabun ve peroksidim var. | Open Subtitles | اسمعي لدي شريط من الصابون و زجاجة من بيروكسيد مركب كيميائي يوجد عليها اسمك موجودة في خزانتي |
| Duvardaki dağıtıcılardan bir birim sabun ve bir birim şampuan alabilirsiniz. | Open Subtitles | من التوزيع على الجدار, يسمح لك بكم واحد من الصابون و قياس واحد من الشامبو. |
| Lazım olan şeyleri bir çöpte bile bulabilirsiniz. Asıl işlem zaten sadece sabun ve su gerektiriyor. | TED | يمكنكم بناء ما تحتاجونه من معدات باستخدام القمامة، وتتطلب مرحلة المعالجة الأساسية الماء والصابون فقط. |
| Daha sonra gelişmekte olan ülkelerde sabun ve su, aşılama uygulandı. | TED | البلدان النامية عممت استعمال الماء والصابون والتطعيم |
| Havlu, sabun ve diş fırçası koydum. | Open Subtitles | وضعت فيه بعض المناشف، صابون و فرشاة أسنان. |
| Tek buldukları şey, bir parça çamurlu hapishane kıyafeti bir kalıp sabun ve eski bir taş çekici bayağı yıpranmış bir halde. | Open Subtitles | كل ما وجدوه ملابس السجن الموحله قطعة صابون و مطرقة صخور قديمة |
| Biraz sabun ve su. | Open Subtitles | قليل من الصابون و الماء |
| Koronavirüs salgını söz konusu olduğunda, doktorlar ellerinizi mümkün olduğunca sabun ve suyla yıkamanızı önerir. | TED | وعندما يتعلق الأمر بانتشار فيروس كورونا، يوصي الأطباء بغسل يديك بالماء والصابون كلما أمكن ذلك. |
| Peki, mümkün olan yerlerde, koronavirüs için sabun ve su önerilir ancak bu her viral salgın için en iyisi olduğu anlamına mı gelir? | TED | لذا يوصى بالماء والصابون للقضاء على فيروس كورونا حيثما أمكن، ولكن هل هذا يعني أنه الأفضل لكل تفش فيروسي؟ |
| Orada sadece sabun ve su var. | Open Subtitles | لا يوجد هناك سوى الماء والصابون |